31 Aralık 2013 Salı

Kitap Yorumu: Fracture Me - Tahereh Mafi


Serinin önceki kitapları:


Fracture Me, serinin Beni Bırakma/Unravel Me'nın son bölümlerinden başlayıp devam eden ve bu kez Adam Kent'in bakış açısıyla anlatılan ikinci novellası.

Adam, Juliette'in ilk aşkı bildiğiniz gibi ancak kendisini ilk kitaptan beri sevemedim. İkinci adam rolündeki (kime göre neye göre?) Warner'ı daha yakından tanıdıkça da açıkçası sevmeye çalışmaya zahmet bile etmedim. 

İkinci kitabı okurken bayağı bir soğumuştum kendisinden; çünkü fazla sönük bir karakter olmaya devam ediyordu. Buhranlı, Juliette'e âşık olduğunu söyleyen ama yeri geldiğinde kızı zerre kadar umursamayan ve aslında onu hiç tanımayan bir tip Adam. Beni Bırakma'nın son bölümlerinde savaş sırasında yaptığı tercihle gözümden bir güzel düşmüştü artık. Ayağa kalkamayacak kadar. Bu novellayı okurken çok daha iyi anladım neden Adam'ı değil de Warner'ı sevdiğimi.

Öncelikle, Tahereh'e bu novellayı yazdığı için teşekkür mü etmeliyim kararsızım. Çünkü Adam'ın yüzünü iyice görmemi sağladı. Hani birazcık seveceğim varsa da artık yok. Kararsız olmamım sebebi de neden bu kadar boş karaktere novella yazma gereği duyduğunu anlayamamam. Okumuşsanız anlayacaksınızdır, Adam'ın iç dünyası ne çok ilgi çekici, ne eğlenceli ne de üzücü. Bence Adam ile ilgili en güzel şey erkek kardeşi James.


30 Aralık 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Sen Gittiğinde - Gayle Forman


Serinin ilk kitabı Eğer Yaşarsam/If I Stay için yazdığım yoruma buradan ulaşabilirsiniz.

Henüz Eğer Yaşarsam'ın yorumunu yazarken Sen Gittiğinde/Where She Went önümde açık duruyordu. İlk kitabı bu kadar acımasızca bitiren Gayle Forman adeta beni kolumdan tutup ikinci kitabı okumaya sürüklemişti. Ben de itaat ettim ve Sen Gittiğinde'ye başladım. Bu seriyi üst üste okumak ne kadar doğru bilemiyorum ancak bu kitaplar yüzümde hüzünlü bir gülümseme ile kapandı benim için.

Aslında Türkçe adları tadını biraz bozuyorlar ama bu serinin kitaplarının adları içeriğe son derece uyumlu bence. İlk kitapta Mia'nın "yaşaması/kalması" için mücadelesini okurken Sen Gittiğinde/Where She Went'te Adam'ın Mia'dan sonraki hayatını okuyoruz.

Evet, bu kitap tamamen Adam'ın bakış açısıyla anlatılıyor. Bu yüzden ilkinden oldukça farklı bir yerde dursa da Gayle Forman'ın tanıdık kelimeleri size yine çarpıyorlar, merak etmeyin. 

Ondan ailesini alan trajik trafik kazasından sağ kurtulan Mia ilk kitabın sonunda Adam'ın çabalarıyla komadan uyanmıştı hatırlarsanız. Ve Adam ona bir söz vermişti; eğer yaşarsa ve bunu ondan isterse onu yalnız bırakacaktı. Yeter ki yaşasın. İsterse eski hayatından sonsuza dek kurtarabilirdi. Aslında Adam'ın tek amacı âşık olduğu kızın hayatta olduğunu görebilmekti. Mia'nın seçeceği yolun bu olacağını bilemezdi.

28 Aralık 2013 Cumartesi

19. ÜKG Blog Turu: Sins & Needles - Karina Halle



Ellie Watt hayatına sürekli sıfırdan başlamaya alışık biridir. Soyguncu bir çetenin kızı olarak çocukluğunu ailesinin son dolandırıcılığı için kullanılmaya alışık şekilde geçirmiştir. Şimdi daha büyümüş, akıllanmış ve dolandırıcılığı sanat haline getirdiği hayatından emekli olmaya hazırdır. Ama kuru topraklardan oluşan California'daki Palm Valley'e tekrar dönmesi umduğundan daha fazla ayartıcı sebep taşımaktadır; Camden McQueen. Bir zamanlar okulun ucubesi olarak bilinen Camden tanıdığı çocuğa göre daha iri ve kötüleşmiş, kendi işini yöneten yetenekli bir dövme sanatçısına dönüşmüştür. Ellie Camden'ın hala ona aşık olduğuna güvenirken hesaba katmadığı şey ise karşılıksız aşkın zamanla ne kadar kolay saplantıya dönüşebileceğidir.

Camden Ellie'nin onu dolandırma planlarını farkettiğinde ona rededemeyeceği bir teklifte bulunur ama özgürlüğünün bir bedeli vardır ve bu da Ellie ile Camden'ı zorlu bir yolculuktan geçirecektir.
***
"Bu kitap beni tamamen esir etti." - USA TODAY

"Karanlık, cesur ve kesinlikle seksi, Sins & Needles tehlikeli bir yanı olan çağdaş aşk romanı hayranlarının tam aradığı kitap." - Xpresso Reads

"Bu kitap okuyucuyu süratli bir yolculuğa çıkarırken keskin dönüşleriyle daha fazlası için yalvarır halde bırakıyor." - Addicted to Heroines
Çeviri: ÜKG

27 Aralık 2013 Cuma

ÜKG Blog Tur: Sins & Needles | Kitap Tanıtımı


Herkese merhaba!
Bu senedeki son turumuzda inceleyeceğimiz, yurt dışında çok sevilen Artist üçlemesinin ilk kitabı, Sins & Needles hakkında tur öncesi biraz fikriniz olsun diye tanıtım hazırlayalım dedik. Kitabın konusunu ve diğer detayları bu yazıda bulabileceksiniz. Yorumlarımız, alıntılar, ön okuma ve diğer paylaşımlarımızı ise 28-31 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek olan blog turunda inceleyebilirsiniz. Ayrıca bu tur bizim ilk İngilizce turumuz yani kitabı orijinal dilinde okuduk ve her zamanki gibi size en iyi şekilde tanıtmaya çalışacağız. Bir de çok sorulduğu için burada da belirtelim, kitabın ülkemizdeki yayın hakları alındı. Bunun dışında kim aldı ve ne zaman yayınlanır gibi soruların cevabını henüz biz de bilmiyoruz.

Sins & Needles (The Artists Trilogy, #1)
Yazar: Karina Halle
Seri: The Artist Trilogy #1/3
Yurt Dışı Yayın Tarihi: Ocak, 2013
Tür: Aşk, Macera, Yetişkin
Goodreads Puanı: 4.16 (11.150+ oylama)
Sayfa Sayısı: 438
Not: Türkiye'deki yayın hakları alındı.
  Ellie Watt hayatına sürekli sıfırdan başlamaya alışık biridir. Soyguncu bir çetenin kızı olarak çocukluğunu ailesinin son dolandırıcılığı için kullanılmaya alışık şekilde geçirmiştir. Şimdi daha büyümüş, akıllanmış ve dolandırıcılığı sanat haline getirdiği hayatından emekli olmaya hazırdır. Ama kuru topraklardan oluşan California'daki Palm Valley'e tekrar dönmesi umduğundan daha fazla ayartıcı sebep taşımaktadır; Camden McQueen. Bir zamanlar okulun ucubesi olarak bilinen Camden tanıdığı çocuğa göre daha iri ve kötüleşmiş, kendi işini yöneten yetenekli bir dövme sanatçısına dönüşmüştür. Ellie Camden'ın hala ona aşık olduğuna güvenirken hesaba katmadığı şey ise karşılıksız aşkın zamanla ne kadar kolay saplantıya dönüşebileceğidir.

  Camden Ellie'nin onu dolandırma planlarını farkettiğinde ona rededemeyeceği bir teklifte bulunur ama özgürlüğünün bir bedeli vardır ve bu da Ellie ile Camden'ı zorlu bir yolculuktan geçirecektir.
***
"Bu kitap beni tamamen esir etti." - USA TODAY

"Karanlık, cesur ve kesinlikle seksi, Sins & Needles tehlikeli bir yanı olan çağdaş aşk romanı hayranlarının tam aradığı kitap." - Xpresso Reads

"Bu kitap okuyucuyu süratli bir yolculuğa çıkarırken keskin dönüşleriyle daha fazlası için yalvarır halde bırakıyor." - Addicted to Heroines

Çeviri: ÜKG

23 Aralık 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Eğer Yaşarsam - Gayle Forman


Bazı kitaplar vardır, konusunu okursunuz ama ya anlayamazsınız ya da beyniniz algılamanızı istemez. Yine de bir nedenden kitaba çekilir, sonuç olarak da okursunuz. Eğer Yaşarsam/If I Stay de benim için böyle kitaplardan. İki seneden fazla süredir kitaptan haberdarım, listemde bekletiyorum ancak bir türlü okuyamıyorum. Ne olduysa iki gün önce oldu; dün okumaya başladım ve bugün bu yazıyı yazıyorum.

Daha önce muhtemelen söylemişimdir ama tekrarlamakta bir sakınca yok: Asla ağlamak için kitap okumam. Kitabın bana vereceği her duyguyu saygıyla karşılarım. Eğer Yaşarsam'ın beni üzeceğini tahmin etmiştim ama ağlatacağını tahmin edememiştim. Planlarıma hiç uymadı bu. Bilseydim, kitabı otobüste okuma gafletine düşmezdim. Kendimi çok zor tuttum. Okurken baştan sona Mia'nın hüznünü kendinizinkiymiş gibi hissediyorsunuz.

Mia'nın muhteşem bir hayatı olmasa da, oldukça normal hattâ bazı yönlerden kıskanılacak bir hayatı olduğu olduğu söylenebilir. Sevgi dolu bir ailesi, eğlenceli bir en yakın arkadaşı ve tapılası bir erkek arkadaşı var. Ve geleceği de oldukça parlak. Küçüklükten beri çello çalan Mia, henüz on yedi yaşında olmasına rağmen başarılı bir müzisyen. Ve mükemmele yakın hayatı bir günde paramparça oluyor.

10 Aralık 2013 Salı

18. ÜKG Blog Turu: Kırık Camlar Üzerinde Dans - Ka Hancock


18. Blog Tur kitabımız Ka Honcock'un Feniks Kitap'tan çıkan bol acılı Adana kıvamındaki kitabı Kırık Camlar Üzerinde Dans.

07.12.13| Yorumbaz - Ön Okuma
07.12.13 | Romancekolik - Yorum
08.12.13 | Kitap Esintisi - Yorum
09.12.13 | Zimlicious - Yazar Hakkında
09.12.13 | Sevgili Kitap - Yorum
10.12.13 | Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Yorum
10.12.13 | Kitab-ı Sevda - Yorum
10.12.13 | Kağıt Kız - Yorum

Kendi kurallarını koyan bir aşkın inanılmaz hikâyesi...Her evlilik bir danstır Lucy. Bazen komplike, bazen sevgi dolu, çoğu zamansa olaysız. Ama Mickey'le dansınız kırık camlar üzerinde gibi olacak. Acı verecek. Ve sen, ne acıdan kaçabileceksin, ne de bir sonraki adımda canının daha az acıması için ona daha sıkı tutunup az camlı bir yere ilerleyebileceksin.
21 yaşındaki Lucy, Mickey'le karşılaştığında Mickey'nin kendisi gibi sorunlarla boğuştuğundan habersizdi. Lucy ailesinden miras kalan kanser ile Mickey'e ise annesinden miras kalan bipolar bozukluğu ile boğuşmak zorundadır.

Sıradışı bir evliliğin yalın bir portresi Kırık Camlar Üzerinde Dans, okuru insan kalbinin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor.


1 Aralık 2013 Pazar

Kitap Yorumu: The Fiery Heart - Richelle Mead


The Fiery Heart, Kanbağı/Bloodlines serisinin 4. kitabı. Serinin ilk üç kitabı için yazdığım yorumlar:


Bence The Fiery Heart serinin içindeki, hattâ Richelle'nin yazdığı en duygusal kitaptı. Vampir Akademisi serisine ne kadar büyük saygım olsa da Kanbağı'nı ondan daha çok sevdiğimi bilen biliyordur. Bunun ilk sebebi elbette ki Adrian. Ama kitaplar ilerledikçe başka nedenler de üstüne eklenmeye başladı. Richelle bu seride cidden döktürüyor. Bazıları VA'ya göre zayıf bulsalar da, bence karakter gelişimi ve duygusal anlamda kesinlikle en iyi YA kitaplarının başında geliyor.

The Fiery Heart'ta, Adrian ve Sydney (yani Sydrian u.u) artık birlikteler! Biraz gizli bir birliktelik bu ama olsun. Sydney hâlâ Simyacılar'dan dampirlere ve Moroi'ye olan sempatisini saklamak zorunda. Bu yüzden en yakın arkadaşlarına bile söylemiyorlar birlikteliklerini. Gizli gizli mesajlaşıyorlar, özel bir Aşk Telefonları bile var! 

Şimdi belirtmek istiyorum ki (bunu her yeri geldiğinde tekrarlayacağım ve bunun için üzgün değilim) Sydrian Richelle'nin yazdığı en harika çift! Hiç bana Rose ve Dimitri demeyin. Onlardan bin kat öndeler. Nasıl desem bilemiyorum... Bir kere çok gerçekçiler. Ve birbirlerine olan aşklarını her düşüncelerinde belli ediyorlar. The Fiery Heart'ı hem Sydney hem de Adrian'ın bakış açısıyla okuyoruz ve bu kafalarının içini anlamamız, dolayısıyla benim bu yorumu yapmam için yeterli bir neden. Bence. Ve bunu sadece biz değil, Adrian'ın bağının diğer ucunda olan Jill de seziyor. Hattâ onlarınki gibi bir aşk için dua ediyor. (O da gözünün önünde de ya, neyse.)

İkincisi ise Adrian'ın Sydney için yaptıkları. Adrian'ı hepimiz biliyoruz; kendini ruhun kontrolüne bıraktı mı dünyayla ilişkisini kesiyor. İçki, sigara, kafasını uyuşturacak ne varsa kullanıyor. Çünkü çok fazla ruh kullanmak onu deliliğin eşiğine getiriyor. Ancak Adrian, benim biricik Adrian'ım, Sydney'le geleceklerini düşünerek içkiye tövbe ediyor. Zaten sigarayı bırakmıştı. Ve bunu zorla değil, gerçekten isteyerek yapıyor. Evet, Rose'la birlikteyken de bir şeyleri düzeltmeye çalışmıştı. Ama bu kadar değil. Sydney, Adrian'ın içindeki o mükemmel adamın ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.

30 Kasım 2013 Cumartesi

17. ÜKG Blog Turu: Ella ve Micha'nın Sırrı - Jessica Sorensen


ÜKG bu aralar çok çalışıyor. (Benim dışımdaki üyeler tabii.) Çok güzel kitaplara tur yapmaya hazırlanıyoruz. Çok heyecanlıyız. Ella ve Micha'nın Sırrı da o güzel kitaplarımızdan biri.

Ben kitabı daha önce okumuş ve çok sevmiştim o yüzden bende yeri ayrıdır. Ayrıca benim ilk New Adult kitabım olma özelliğini taşır. İlktir ama etkilidir. Micha hiç beklemediğim bir anda hayalimdeki erkek karakterlerden biri olarak karşıma çıkmıştı. Kendisinin sarışın olduğundan bahsetmiş miydim? (Ahem ahem) Anlayacağınız bu turda iyi bir NA  kitabıyla tanışma şansınız yüksek. ÜKG'nin kızları yine harika yazılar hazırladılar. Altta tur programını bulabileceksiniz.

Son olarak Pena Yayınları'nın yepyeni bir yayınevi olduğunu da ekliyorum. İlk turlarını bizimle yapıyorlar ve heyecanımız bu yüzden bir kat daha yüksek. Umarım eğlenceli vakit geçireceğiniz bir tur olur!


28.11.2013 - Kitab-ı Sevda | Yorum
28.11.2013 - Kitap Esintisi | Yorum
29.11.2013 - Romancekolik | Yorum + 2. kitaptan alıntılar (Excerpt)
29.11.2013 - Sevgili Kitap | Yorum + Alıntılar
30.11.2013 - Yorumbaz | Yorum
30.11.2013 - Kitap Hayvanı'nın Günlüğü 
01.12.2013 - Kağıt Kız | Micha için Dreamcast
01.12.2013 - Zimlicious | Yazar Hakkında


Ella ve Micha’nın bir sırrı var ve bu sır, tüm hayatlarını değiştirecek…
Kural tanımaz, tutkulu bir karakteri olan Ella, hislerini korkmadan yaşayan bir genç kızken bir gün her şeyi arkasında bırakıp üniversiteye gider ve burada kurallara itaat eden, tüm sıkıntılarını kendine saklayan, sessiz birine dönüşür. Ancak yaz tatili yaklaşırken evinden başka gidecek bir yeri olmadığını anlayan Ella, geri döndüğünde uzun zamandır içine gömdüğü anıların ortaya çıkmasından çok korkar.
Zeki, seksi ve güvenilir Micha, Ella’ya herkesten daha yakındır, öyle ki onun en gizli sırlarını bile bilir. Micha tanıyıp sevdiği o eski Ella’yı geri istemektedir fakat genç kız evini terk ettiğinde kalbinin bir parçasını geride bıraktığından habersizdir. Micha’ya karşı duyduğu hisleri kendine bile itiraf edemeyen Ella ise her şeye baştan başlamalıdır.
Peki Micha kaybettiği aşkını tekrar kazanabilecek mi?

Evet, ben Ella ve Micha'nın Sırrı'nı daha önce okumuştum. O yüzden bu yazıda kitap yorumu yok. Daha önce yazdığım yoruma bakmak isterseniz buraya tıklayın. Ancak bu yazıda Jessica Sorensen'in Jennifer L. Armentrout'la yarıştığı bir sürü kitabının/serisinin tanıtımını ve Ella ve Micha için hazırlanan playlisti bulabilirsiniz. Haydi başlayalım!

23 Kasım 2013 Cumartesi

Kitap Yorumu: Doktor Uyku - Stephen King


Doktor Uyku 16. ÜKG Blog Turu'muzun konuğuydu aslında. Ancak o dönemde okuma fırsatı bulamamış, tur sona erdikten sonra okuyabilmiştim. Tabii bu da haftalar önceydi. Anlayacağınız bayağı oldu okuyalı fakat yorum yapmadan bırakmak istemedim. Uzuuun zaman sonra yazılan yorumların tazeliğini kaybettiğini düşünüyorum ama olan oldu artık. Elimden geldiğince bir şeyler yazmaya çalışacağım. Yazmazsam Stephen Amca'ya aşırı ayıp olur çünkü!

Stephen King adını duymayan yoktur herhalde. Kitaplarını okumadıysanız bile, birinin dahi olsa adını duymuş ya da filmlerinden birini izlemişsindir. Evet, kendisi adeta bir yazma fabrikası ve kitaplarının çoğu filme uyarlandı. King'in Türkçeye çevrilmiş 56 kitabı var. Ki ilk romanı Carrie/Göz ilk baskısını 1974'te yapmıştı. Yani o günden bu güne durmaksızın ve kendini tekrarlamadan, aksine geliştirerek yazan, hayalgücü hiç tükenmeyen dünyaya mâl olmuş yazarlardan biridir Stephen King. Abarttığımı düşünenler olacaktır ama ilk yazdığı kitaplarından birini okuyun, daha sonra da Doktor Uyku'yu okuyun. Ne demek istediğimi o zaman anlayacaksınız.

King'in en meşhur eserlerinden biri şüphesiz The Shining/Medyum'dur. Kitap, milyonlarca satmakla kalmamış, Stanley Kubrick'in 1980 yapımı uyarlaması  gerilim-korku kültleri arasında yer almıştı. Hâlâ da gerilim filmi deyince ilk akla gelenlerden biridir. (Filmin Türkçe adı Cinnet. Ki kendisi felaket film ismi çevirileri arasında üst sıralardaki yerini gururla taşımaktadır.)

Doktor Uyku'yu anlatmadan önce The Shining/Medyum'dan söz etmek zorundayız çünkü Doktor Uyku onun devamı niteliğinde. Medyum'da sorunlu bir babanın ve ona katlanmak zorunda olan bir annenin çocuğu olan küçük Danny Torance'in, babasının Overlook Oteli'nin kış bakıcılığını yapmayı kabul etmesini ve Overlook'a geldikten sonra Danny'nin var olan "ışıltısı" yani yeteneğinin nasıl tetiklendiğini anlatıyor bir nevi. Medyum'da Danny henüz küçük bir çocuk. İşte Doktor Uyku'da da Danny'nin Medyum'dan sonraki hayatı anlatılıyor. Tabii sadece Danny değil, yepyeni bir kurgu ve yeni karakterler de var.


7 Kasım 2013 Perşembe

ÜKG KAPAK TANITIMI: Ella ve Micha'nın Sırrı - Jessica Sorensen


ÜKG yine ilklere imza atıyor!
Pena Yayınları ülkemizde ilk defa bu ay yayın hayatına başlıyor ve ÜKG üyeleri olarak çok merak ettiğimiz Ella ve Micha'nın Sırrı kitabı ise yayına ilk sunulacaklar arasında. Bu sebeple tur konusunda çok heyecanlıyız ve umuyoruz ki kapağın orijinal olmasına bizler kadar sevinmişsinizdir!


5 Kasım 2013 Salı

2013 ÜKG KİTAP ÖDÜLLERİ



Yine bir ÜKG etkinliği ile karşınızdayız!


2013 yavaş yavaş sona erip 2014'e merhaba demeye hazırlanırken, kitap bağımlıları olarak 2013'ün en iyi kitaplarını seçmeliyiz dedik. ÜKG olarak kafa kafaya verip her bir adayı gözden geçirdik ve 10 dalda en iyileri belirledik. Adları belirlerken en çok sevilenleri dikkate aldık. Ve sizden "En İyileri" belirlemek için tercihlerinize oy kullanmanızı istiyoruz.
2013 yılında çıkan bu kitaplardan hangilerinin birinci olacaklarını sizler belirleyeceksiniz!


Etkinliğimiz 2013'ün son günlerine dek sürecek ve sonuçlar açıklanacak.


24 Ekim 2013 Perşembe

Kitap Yorumu: 1602 - Neil Gaiman

 Instagram @darkshadowisborn
Bu yorumu yazarken her şeyden önce iki gündür uykusuz olduğum gerçeğini göz onunda bulundurun, sevgili takipçiler. İsterseniz yazıyı bitirdikten sonra 1'den 10'a kadar saçmalama puanı verebilirsiniz. Ayrıca yazının ilişiğindeki fotoğrafların kalitesizliğinden dolayı özür dilerim. Bir akşam vaktiydi ve cidden bu işi halletmem gerekiyordu.

Neil Gaiman benim için apayrı bir yazar! Bıkmadan, usanmadan söylemeye devam ediyorum. Ama öyle! Uzun aralıklarla okuduğum zaman bunu daha da çok fark ediyorum.

Önce 1602'nin bir çizgi roman olduğunu belirteyim. Hem de nasıl bir çizgi roman biliyor musunuz? Marvel karakterlerinin hepsini bilmesiniz de Avengers dolayısıyla aralarından tanıdıklarınız vardır. Hani şu içinde Iron Man, Thor, Spider-man, X Men, Fantastic Four, Daredevil gibi meşhur süperkahramanları barındıran Marvel. Tamam. Şimdi bu süperkahramanları alın ve 17. yüzyıla götürün. Elbette siz "hık" deyince yapamazsınız bunu ama Neil Gaiman yaptı.

1602'de yani 17. yy'da özel yetenekleri olan kahramanlar olsaydı ne olurdu? Az çok tahmin ediyorsunuzdur; Ortaçağ koşulları böylesine yetenekli insanlara muhtemelen "cadı" damgası yapıştırıp hepsini yakardı. Ki öyle de oluyor.

Yanda gördüğünüz süperkahramanı hatırlıyor musunuz? Evet, kendisi X-Men serisinden Warren Worthington III olur. Melek kanatlarına sahip bir mutant olması yüzünden Engizisyon Kilisesi tarafından ele geçirilip ölüme mahkum ediliyor 1602'deki adıyla Werner.

Werner'i ifşa ettim çünkü kanatlarıyla kim olduğunu oldukça net bir şekilde belli ediyor. Yoksa 1602'yi elinize alır almaz "Kim kimdi" demeye başlıyorsunuz. Karakterlerden bazıları (Warren gibi) kendilerini çabuk ele verirken, bazıları da ustaca gizlenmiş. Aralarında beni şokan bir tanesi oldu. Ondan ilerleyen satırlarda bahsedeceğim.

Sir Nicholas Fury, Kraliçe I. Elizabeth'in muhbirliğini yapıyor. Yani istihbarattan sorumlu. Doktor Stephen Strange ise kraliçenin aynı zamanda bir simyacı ve büyücü olan hekimi. Elizabeth ikisini de yanına çağırınca aslında birbirlerinden pek de haz etmeyen bu ikili bir araya gelmek durumunda kalıyorlar. Sir Nicholas, Doktor Strange'in "yöntemleri"nin pek taraftarı değil. Ve Doktor'un kraliçeye de söylediği "Dünya'nın yakında yok olacağı" öngörüsüne tamamen safsata gözüyle bakıyor.

5 Ekim 2013 Cumartesi

16. ÜKG Blog Turu: Doktor Uyku - Stephen King


Merhabalar,

1. yılını kutlayan Türkiye'nin ilk blog tur ekibi ÜKG yine hem kendi üyelerini hem de takipçilerini heyecanlandıran bir kitap ve yazarla karşınızda!

Benim için bu turun ayrı bir önemi var çünkü uzun zaman önce Stephen King okumuş ve çok sevmiştim. Ancak her zaman olduğu gibi yine çok istememe rağmen bir türlü kitaplarını okuyamıyordum. Anlayacağınız bu tur benim için güzel bir bahane oldu. Ne kadar tura yetiştiremesem de şu anda Doktor Uyku'yu zevkle okuyorum.

Bilmeyenleriniz için; Doktor Uyku King'in en beğenilen kitaplarından Medyum/The Shining'in devam kitabı niteliğinde. Medyum'dan hatırlayacağınız Danny'nin hikâyesi bu kitapta devam ediyor. 

Tanıtım:

King'in, tüm zamanların en çok beğenilen eseri Medyum'un (The Shining) unutulmaz karakterlerinden Danny (Dan) Torrance, "Doktor Uyku" olarak karşınızda.
Çocukluğunda bir kışını geçirdiği Overlook Oteli'nin "sakinlerinden" bir türlü kurtulamayan Dan, yıllarca bir şehirden diğerine sürüklenirken, sonunda ufak bir New Hampshire kasabasına yerleşir, bir bakımevinde işe girip, kalan "ışıltısını" ölmekte olan insanları rahat ettirmekte kullanır. Orada Dan'e "Doktor Uyku" adını verirler.

Dan, o güne dek görmediği kadar parlak bir ışıltıya sahip olan küçük bir kızla, Abra Stone'la tanıştığında geçmişiyle barışır ve Abra'nın hayatta kalabilmesi için iblislerle zorlu bir mücadeleye girişir.

İyi ile kötü arasındaki epik savaşın hikâyesi olan Doktor Uyku, Medyum'un sadık milyonlarca okuyucusunu tatmin edecek ve King külliyatının başyapıtını bilmeyenleri de hayal kırıklığına uğratmayacak yeni ve ihtişamlı bir King destanı...

Doktor Uyku'nun ilk sayfalarını merak edenler ya da okumakta kararsız kalanlar kitabın ön okumasını hemen aşağıda bulabilirler.


3 Ekim 2013 Perşembe

Kitap Yorumu: Nefes - Sarah Crossan


Distopya okumayı ciddi anlamda özlemişim. Sanırım artık vazgeçilmez türüm hâline geldi. Canım sıkıldığı zaman açıp distopya okuyabilirim, o derece seviyorum. Nefes de, tam anlamıyla, ihtiyacım olan kitaptı. Bir sayfasında bile sıkılmadım okurken. Sürükleyici ve şöyle bir düşününce karakterlerin içinde yaşadığı dünya ürkütücüydü.

Nefes’te üç ana karakterimiz var: Alina, Bea ve Quinn. Onların içinde yaşadığı “yeni” dünyada, bitkiler ölmüş ve doğal olarak oksijen miktarı da dibe vurmuş. Dünya nüfusunun pek çoğu oksijenlikten ölürken, geriye kalanlar Nefes adlı şirketin olaya el atmasıyla “Koza” adını verdikleri yeni yaşam alanında hayatlarını sürdürüyorlar. Koza’da ağaçlar var, evet. Ve orada yaşamak için yeterli oksijen var. Ancak ne yazık ki orada da zalim bir eşitsizlik söz konusu. Asıllar, yani toplumun zengin kesimi, oksijeni diledikleri gibi kullanabilirlerken, fazladan oksijen almaya parası yetmeyecek olan daha yoksul kesim, diğer adıyla Yedekler, ise oksijenlerini ellerinden geldiğince tutarlı kullanıp hayata tutunmaya çalşıyorlar.

Hiç oksijensiz bir hayat hayal ettiniz mi bilmiyorum ama daha önce etmediysem bile ben kitabı okurken ettim. Ve inanın bana berbat bir şey. Yedekler, deli gibi çalıştıkları yetmezmiş gibi, sokakta koşamıyor, spor yapamıyor, hattâ öpüşemiyorlar bile. Üstelik üzerlerinde sıkı kurallarla sınırları çizilmiş bir baskıcı güç de var. Tüylerinizi ürpertecek kadar korkunç bir durum ve ben kitabın bu kısmından bir hayli etkilendim.

İşte Quinn, işin kaymağını süren Asıllar’dan biri. Bea ise onun küçüklükten beri tanıdığı en yakın arkadaşı. Quinn, ilk başlarda hiçbir şeyden haberi olmayan ve istediğini almaya alışmış, yüzeysel bir genç adam gibi görünse de özünde oldukça farklı biri. Bir kere Yedekler’i diğer Asıllar gibi ezmiyor ve Bea’yı oldu olası kollamış. Kitabın ilerleyen kısımlarında Quinn’in karakterindeki gelişmeye de tanıklık ediyor ve onu daha bir seviyoruz.

29 Eylül 2013 Pazar

ÜKG 1. Yılını Çekilişle Kutluyor!

Merhabalar! FB sayfamızı takip ediyorsanız, dün sizlere bir sürprizimiz olduğunu duyurmuştuk. Ütopik Kızların Günlüğü adı altında birleşen ve şimdiye kadar 15 tura imza atan ekibimizin kuruluş yıl dönümü bu ay! Biz de 1. yılımızı güzel bir etkinlikle kutlamak istedik ve sizler için bol kitaplı bir çekiliş hazırladık. Ama 1.yıl sürprizlerimiz çekilişle sınırlı kalmayacak, bizi takip etmeye devam edin!! Bu çekilişimize katkı sağlayan, bu güzel kitapları size ulaştırmamıza yardımcı olan yayınevlerine ve yazarlarımıza çok teşekkür ederiz!

April Yayınları
Feniks Kitap
Yabancı Yayınları
Arunas Yayıncılık
Altın Bilek Yayınları
Kahve Yayınları
DEX ve Doğan Kitap
Aspendos Yayınevi
ve
Eser Gündüz
Duygu Özlem Yücel
Sümeyye Akarçay

Çekiliş kuralları.
  • Çekilişimiz 29 Eylül 2013'de başlayıp 14 Ekim pazartesi günü bitecektir.
  • Ek hesaplardan katılım yapanlar çekiliş listesinden silinecektir.
  • Kaybolan kitaplar için sorumluluk kabul etmiyoruz.
  • Çekiliş bittikten sonra size e-mail atacağız lütfen bize verdiğiniz adresleri kontrol edin.
  • Sonuçlar açıklandıktan ve e-mailler gönderildikten sonra iki gün içinde sizden dönüş bekliyoruz, eğer bu süreyi aşarsanız hakkınız başkasına geçmiş olacak.
  • Çekiliş sonucunda size çıkan kitapları değiştirmek gibi bir imkanımız yok, ancak iki gün içinde kazanan arkadaşlar kendi aralarında anlaşır ve kitaplarını değiştirmek isterlerse ve iki taraftan da bunu doğrulayan e-mail gelirse kazanan kişilerin kitaplarını diğer tarafa gönderebiliriz.
İyi şanslar! ÜKG ile kalın!
a Rafflecopter giveaway

25 Eylül 2013 Çarşamba

15. ÜKG Blog Turu: Dublin Caddesi - Samantha Young


Merhabalar,

Hatırlarsanız ÜKG henüz ÜKG olmadan ilk turunu DEX ile yapmıştı. Şimdi yine bir işbirliği yaparak 1. yılımıza yaklaşırken DEX'in alt markası olan DEX Plus'un ilk kitabını tur kitabı olarak inceleme mutluluğunu sizlerle paylaşıyoruz. 

Bahsi geçen kitap benim ve ÜKG üyelerinin çoğunun daha önce severek okuduğu Dublin Caddesi/On Dublin Street. Yetişkinlere yönelik romans kategorisindeki bu kitabı sizin de merak ettiğinizi çok iyi biliyoruz. Bu turda kişisel nedenlerden ötürü pek fazla emek sarf edemediğimi düşünsem de umarım karakter fihristi ve playlist'ten oluşan yazımı beğenirsiniz. Yardımları için Sevgili Kitap'ın çok sevgili sahibesi Ezgi'ye teşekkürü borç bilirim.

Keyifli turlar!

Tur Takvimi;

19. 09. 2013 | Romancekolik - Karakter Söyleşisi
20. 09. 2013 | Zimlicious - Yazarla Söyleşi
21. 09. 2013 | Yorumbaz - Kitap Yorumu
22. 09. 2013 | Sevgili Kitap - Kitap Yorumu & Alıntılar
23. 09. 2013 | Kitab-ı Sevda - Aşk, Aile ve Arkadaşlık
24. 09. 2013 | Kitap Esintisi -
25. 09. 2013 | Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Karakter Fihristi & Playlist


Tanıtım:

Joss geçmişte yaşadığı acıları bir kutuya kilitleyip her şeyi unutmak için Amerika'dan İskoçya'ya yerleşmişti ve şimdi yeni bir ev arıyordu.Bulduğu ev Dublin Caddesi'ndeki havalı binalardan birindeydi.Yolda bir adamla karşılaştı.
Takım elbiseli, bronz tenli, çıldırtıcı İskoç aksanlı, maço tavırlı, seksi bakışlı Braden'la.
Joss, Braden'ın her zaman kolunda taşıdığı Barbİe kılıklı kızlardan biri değildi, olmaya da hiç niyeti yoktu.
Ama insan arzularına nereye kadar gem vurabilir?
Kalbiniz başka, beyniniz başka şey söylüyorsa, hangisinin sözünü dinlesiniz?
Trajedi. Seks. Tutku. Kahkaha. Kıskançlık.




5 Eylül 2013 Perşembe

ÜKG Kapak Tanıtımı: Dublin Caddesi - Samantha Young

Dublin Caddesi , Goodreads'ta çok güzel puanlar olan, her okuyanın bayıldığı bir kitap. Yazarı Samantha Young'un yetişkin türünde yazdığı ilk eser olan Dublin Caddesi, bu yıl Eylül ayında ÜKG blog turunda sizinle olacak. Üstelik çok sevdiğimiz bir yayınevinden çıkıyor. DEXPLUS!!!   Dublin Caddesi yetişkinlere yönelik, eğlenceli, biraz dramatik harika bir aşk hikayesi. İskoç erkekleri sevenlere özellikle göz kırpıyoruz!


Samantha Young Samantha 29 yaşında, İskoç bir kitap kurdu. 2009 yılında Edinburgh Üniversitesinden mezun oldu. Üniversitede Ortaçağ tarihi eğitimi aldı. Üniversitedeki ilk yılında The Tale of Lunarmorte adlı hikayeyi buldu. Kendini bildi bileli yazıyor. Bir çok türde eser veriyor; aşk hikayesi, doğaüstü, şehir fantazisi, fantazi. Tarih ile oynayıp kendi hikayelerine entegre etmeyi çok seviyor ve eğitiminin yazmasına yardımcı olmasından dolayı çok mutlu.
  Twitter / Facebook / Blog



Samantha'nın Türkiyede çıkan kitapları:

 Kutsanmış Kan Kan Günlükleri 1
Geçmişin Kanı Kan Günlükleri 2
Gölgelerin Kanı Kan Günlükleri 3

29 Ağustos 2013 Perşembe

Kitap Yorumu: Anansi Çocukları - Neil Gaiman


Yaklaşık olarak Amerikan Tanrıları'nı bitirdiğim günden beri Anansi Çocukları/Anansi Boys'nın çıkmasını bekliyorum. Eğer Neil Gaiman'ın tadına bir kere vardıysanız, bağımlısı olmamanız kaçınılmaz. İthaki Yayınları da Temmuz ayından yayımladı kitabı. Eh, Ütopik Kızlar durur mu hiç, bir gaza gelerek okuma etkinliği düzenleme kararı aldık. Ben ve Zimlicous zaten Gaiman aşkından müzdaripti, diğerlerinin ise ilk denemeleri olacaktı. Fakat araya giren bir sürü şey dolayısıyla erteleye erteleye ancak yayınlayabiliyoruz. Hattâ etkinliği Kitab-ı Sevda yani Merve ile beraber yapabiliyoruz şimdilik. Devamı gelecek.

Anansi Çocukları, zevkle ve hızla okunan bir kitap. Aslında Neil'ın kitaplarını hızlı okumak adetim değildir. Her seferinde belirttiğim gibi; çok seviyorum onu! Eserleriyle, kişiliğiyle, her şeyiyle... Bu yüzden de kitaplarını hep sindire sindire okumaya çalışıyorum. Böylesi bana daha çok zevk veriyor. Ancak Anansi Çocukları'nı öyle hızlı okudum ki anlatamam. Kitap aşırı sürükleyici. Neil Gaiman kitapları için "Şu kadar sayfasını okuyun, sonra gerisi çorap söküğü gibi gelecek" dememe hiç gerek yok. Çünkü o ne yazsa okurum ben. Fakat eminim ki biraz ilgisini çeken okurlar da hiç zorlanmadan hatmedeceklerdir kitabı.

Anansi adı Amerikan Tanrıları'nı okuyanlara muhtemelen tanıdık gelecektir. Onun içindeki Tanrı kalabalığının bir üyesiydi kendisi. Hatırlamakta çok zorlansam da (1 yıldan fazla zaman girmiş araya. Zavallı hafızamı affedin.) az buçuk anımsar gibiyim. Yani iki kitap arasında bağlantı var ufacık, tabii bu Anansi Çocukları'ndan önce illa Amerikan Tanrıları'nı okumalısınız gibi bir zorunluluk gerektirmiyor. Minicik bir bağlantı. Dediğim gibi, çok da hatırlamıyorum ama kafamda bir yer edinmiş işte.

Amerikan Tanrıları'nı okuyanlar hatırlayacaklardır. Orada da "Biz burada kahvemizi gece kadar koyu, günah kadar tatlı içeriz..." diye bir cümle geçiyordu.
Anansi Çocukları'nda Şişko Charlie'nin hikâyesini anlatıyor bize Gaiman. Bakmayın adına, Şişko Charlie aslında şişko falan değil. Babası ona küçükken böyle seslendiğinden beri üzerine yapışıp kalmış bu lakap. Şişko Charlie aslında oldukça sıradan bir hayat sürüyor. Orta halli bir mesleği, bir nişanlısı var. Ta ki babasının ölüm haberi gelene kadar. Bu zamana kadar hep kaçınmaya çalıştığı, her daim onu utandıran babasının cenazesi için Amerika'ya dönüyor Charlie. Oradaki dört yaşlı kadından biri ona şu ana kadar adını sanını duymadığı, varlığından bile haberdar olmadığı kardeşinden bahsediyor. Ve babasının bir Tanrı olduğundan. Erkek kardeşi de Şişko Charlie'den farklı olarak elbette bir Tanrı sayılır. Ve tabii Charlie'nin kardeşine ulaşmak için yapacağı tek şey bir örümcekle konuşmak.

27 Ağustos 2013 Salı

Kitap Yorumu: Struck By Lightning: The Carson Phillips Journal - Chris Colfer


Sen nasıl tatlı bir kitapsın öyle!

Struck By Lightning tam Chris'den beklediğim gibi bir kitaptı. Komik, eğlenceli, azıcık da duygusal. Chris Colfer'i tanımayanlar vardır belki diye söylüyorum (gerçekten var mı öyle insanlar?) kendisi Glee'de meşhur olup gözümüzün önünde bebelikten süper seksi bir adama dönüşmüş, ardından The Wishing Spell adlı ilk çocuk romanını yayımlamıştır. Aynı zamanda The Wishing Spell ilk kitabı. Sonra Struck By Lightning'i yazdı ve son olarak The Wishing Spell'in devam kitabı The Enchantress Returns geçtiğimiz ay çıktı.

Sevimlilik abidesi olması ve eşsiz bir sese sahip olmasının yanında yetenekli bir yazarmış da, bu kitapla onu anladım. Görüldüğü üzere ben Chris'i çok severim. Gelsin abim olsun (zaten benden iki yaş büyük, hayatımı sorgulamama neden oluyor bu çocuk), ailemizin bir ferdi olsun, birlikte nerdlüğün dibine vuralım istiyorum. Tabii bu isteklerim gerçekleşiyor mu, hayır. Hiç oralara girmeyelim bence şimdi.

Konuyu Struck By Lightning'e, yani Carson Philips'in günlüğüne, döndürecek olursam; Carson Phillips hayatını gazeteci olmaya adamış bir lise son sınıf öğrencisi. Tek amacı var; Northwestern'de okuyup daha sonra The New Yorker'da editör olarak doğup büyüdüğü ve nefret ettiği kasabadan kurtulmak.

Carson'un bildiğin berbat bir ailesi var. Babası annesini terk ettikten sonra adamı ancak iki kere görebilmiş. Annesi hayatı içki içip kendini kaybetmekten ibaret olan bir kadın. Tek sevdiği büyüğü Alzheimer hastası olan büyükannesi. Eh, okulda da çok sevildiği söylenemez. Uzun lafın kısası, hayalleri Carson'un "tutunabileceği" tek şey.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Apollyon - Jennifer L. Armentrout


Yine bol acılı, gelgitli duygularla çevreli bir okuma sürecinin sonuna geldik. Apollyon elime bir hayli erken ulaştı bildiğiniz gibi, gelir gelmez de okumaya başladım. Araya bir sürü şey girmese ikinci gününde bitirirdim.

Kitap, her zamanki Jennifer akıcılığından nasibini almış. Anlayacağınız, elinizden hiç bırakmadan okuyabiliyorsunuz. Ama ne yazık ki biz zavallı Team Sethler'i hayal kırıklığına uğratabilir bu kitap. Nedenini yazının ilerleyen bölümlerinde açıklayacağım. En sevdiğim karakterin geri plana itilmiş ve sevmediğim (üzgün değilim, sevgili Aiden severler) karakterin gözüme gözüme sokulmuş olduğu, beni sinirlendiren ama eğlenceli bir kitap olmuş Apollyon.

Apollyon'un başında Melez Sözleşmeleri serisinin 3,5 numaralı kitabı, yani ara kitap sayılan İksir/Elixir var. DEX İksir'i yayınlayarak muhteşem bir şey yapmış çünkü bu kitabı okumazsanız Apollyon'un başında kafanız bir hayli karışabilir.

İksir, Tanrı'nın bıraktığı yerden devam ediyor. Yani Alex'in uyanışının hemen ardından. Bildiğiniz gibi Alex, Uyanış'tan sonra Seth'le tam bağ kurmuş ve tamamen ona bağlı hale gelmişti. İksir'de karşımıza çıkan da işte bu kendinde olmayan, tam anlamıyla delirmiş, etrafındakilere küfürler ve tehditler savuran Alex.

İksir'i anlatan Aiden. Diğerleriyle beraber Alex'in Seth'e ulaşmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Eh, birleşirlerse Alex'in gücü Seth'e geçip onu Tanrı Katili'ne çevirecek sonuçta.

Aiden, eski Alex'ini geri istiyor. Onu hapsetmek zorunda kalmış olsa da Alex'in aklı başına gelene kadar yanından ayrılmıyor. Bence bu novellanın en iyi tarafı Aiden'in sevgisini tam olarak anlayabilme imkanımız olmasıydı. Tamam, Aiden fanı değilim ama biraz olsun onunla empati kurmamı sağladı İksir. Hattâ sonunda "Ben bu çocuğu sevebilirim yahu." dedim fakat ilerleyen kısımlarda sözlerime pişman edeceğini düşünemedim tabii.

25 Ağustos 2013 Pazar

Kitap Hayvanı'nın İlk Kitap Çekilişi!

Facebook sayfamız 1000 beğeniye ulaştığında sizlere bir sürprizim olacağını belirtmiştim. 


Sıra geldi sürprizimi harekete geçirmeye! Daha önce yapamadığım için üzgünüm. Biraz fazla üşengecim.

Her şeyden önce size bir kez daha teşekkür etmeyi borç bilirim. Blogdan, Facebook'tan, Twitter'dan, Ask.fm'den, e-mail'den, hattâ Tumblr'dan bana ulaşıp kitap seçimlerinde yardımcı olduğunu ve blogumu sevdiğini söyleyen harika insanlar; sizler bir numarasınız! Tek amacım bencilce kitaplar hakkındaki duygularımı paylaşmaktı ancak blogun da sayfanın da bu kadar okunacağını hiç düşünmedim açıkçası. Yazılarımı sürekli takip edip bana önerilerde bulununlar ya da benimle kitaplar hakkında konuşanlar, hepinizi kocaman kucaklıyorum! Çok sevgili sessiz okuyucularımı da elbette. :)

Eveeeet, bir adet çekilişimiz olacak. Tek bir kitap hediye vereceğim. (Tekrar üzgünüm. Biz de öğrenciyiz sonuçta.) Yurtiçinden isteyen herkes katılabilecek. Tamamen rastgele bir çekilişle kazanan belli olacak.

Çekilişi Rafflecopter aracılığıyla yapacağım. Şartlar aşağıda.

Peki, hangi kitabı mı vereceğim?

18 Ağustos 2013 Pazar

Kitap Yorumu: Elit - Kiera Cass


Geldik zurnanın "zırt" dediği yere. Beni haftalardır süründüren, hiç yapmadığımı yapıp kitaba zarar vermeme ön ayak olan, sinirimi bozan ve okuma aşkımı söndüren Elit'e.

Serinin hayranları şimdiden gardlarını alsınlar çünkü bu yorumda bayağı bir saydıracağım sanırım. Çünkü bu kitap beni uyuz etti. Karakterleri boğazlamak istedim. Her birini. O yüzden hazırlıklı olun diye şimdiden uyarıyorum.

Kiera Cass'in iyi bir yazar olduğunu düşünmüyordum zaten. Sadece ilk kitapta iyi bir hikâye yakalamıştı. Okutuyordu kendini. Eğlenceli zaman geçirmiştim. Ama devam kitabında bu kadar kötü bir şey ortaya çıkaracağı aklıma gelmemişti. Evet, kitap vasattı bence. İçi boş ve karakterlerde bir gram tutarlılık yok. İlk kitapta tanıdığınız America 180 derece değişime uğramış. Hem de ilk başta fark ediyorsunuz bunu. Aspen'i saymıyorum bile ama Maxon da aynı şekilde. Sonuç olarak Elit'e başlamadan "Hiç olmazsa Maxon için okurum," diyordum artık onu da düşünmüyorum.

America 6 Elit'ten biri. Seçim devam ediyor. Sarayda her şey aynı. Kızların prenses olma çabaları ve elbette entrikalar devam ediyor. Beni Seç'te iki erkek arasında kalıp da ikisini de şimdilik seçmeyen America'yı Elit'in başında Maxon'a deli divaneyken görüyoruz. E, tabii Aspen'in eli armut toplamıyor. America onu da seviyor. (!) Ama Maxon'dan da vazgeçemiyor. Tanrım, ne büyük sorunlar bunlar!

Kitap kurgu olarak çok kötüydü. America'nın vasıfsızlığı bir kenarda dursun, doğru düzgün bir olay yok. Bu kız bir ona gidiyor bir ona. Diğerini seviyorum derken bir bakıyor o aslında düşündüğü gibi biri değilmiş. Valla derdi sıkıntısı çok bu kızın. Prenses olmaya da hazır değil bir de. Ne yapacak America? Ah ne kahırlandım ne kahırlandım!

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Falling Into You - Jasinda Wilder


Kesinlikle bu kadar derin ve karanlık bir kitap çıkmasını beklemiyordum Falling Into You'nun. Sandığımdan ağır çıktı. Duygusal anlamda her şeyden çabuk etkileniyorsanız bu kitabı okumamak sizin için hayırlı olabilir. Birazdan da anlatacağım ama şu zavallı kızın çekmediği kalmadı. Colton desen yürek parçalar. E, karakter ölümü de var. Yani okuyup da etkilenmemek elde değil. Hele ki benim gibi bu konularda hassassanız.

Aslında Falling Into You, bir dönem yarım bıraktığım kitaplar arasındaydı. Ne hikmetse o ara birkaç kitaba birden başlayıp yarıda bıraktım. Bunalıma falan girmiştim haberim yoktu herhalde. Gerçi bu kitabı yarıda bırakmam biraz normal karşılanabilir çünkü özellikle ölüm söz konusu olunca yüreğim dayanmıyor. Ki ben en sevdiği çift ayrılınca zırıl zırıl ağlayan bir insanım. Yani belki de bilinçaltım bana "kaç" dedi ama tabii ben ne yaptım? Birkaç ay sonra olsa da okudum bitirdim. Çünkü herkes gibi ben de biraz mazoşistim, evet.

Daha kitabın başında ne olacağını biliyorsunuz. Tanıtımda bile yazıyor. Bile bile lades dediyseniz sizi yazının devamını okumaktan alıkoyamam. Kolay gelsin.

Nell ve Kyle, varlıklı bir aileden gelme iki çocukluk arkadaşı. Kendilerini bildiler bileli birlikteler. Birlikte oyun oynamışlar, okula birlikte gitmişler... Ancak ikisi de büyüyüp serpildikçe aralarındaki dostluk daha farklı bir boyuta ulaşıyor. Kyle'ın gelişen hormonları Nell'in şekillenen vücuduna karşı koyamıyor ve en yakın arkadaşlar sevgili oluyorlar. 16 yaşında başlayan birliktelikleri 2 yıl boyunca mutlu mesut devam ediyor. Bu arada ikili de iyice  birbirine bağlanıyor. Birbirlerine aşk yeminleri edip, geleceği şimdilik görmezden geliyorlar. Ta ki 2 yılın ardından tatilden dönüşte o kaza olana kadar.

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Alaska'nın Peşinde - John Green


John Green'i seviyorum. Hattâ sevmekle kalmıyor, adama ciddi ciddi tapıyorum. Aynı Yıldızın Altında/The Fault in Our Stars'dan sonra elimde bulunan Alaska'nın Peşinde/Looking for Alaska'yi okumamam kaçınılmazdı. O yüzden TFiOS'ın etkisi bünyemden çıkar çıkmaz aldım elime bu kitabı.

Kitap, çok farklı. Çok güzel. Tam John. Ve realistik genç yetişkinlerin en sevdiğim türünde yazılmış. Bana Çavdar Tarlasında Çocuklar/The Catcher in the Rye'ı biraz da her nedense Ölü Ozanlar Derneği/Dead Poets Society'ni hatırlattı. Belirtmeme bile gerek yok aslında ama ikisini de ayrı severim. Herhalde bu yüzden Alaska'nın Peşinde'yi sevmemem mümkün değildi.

Miles Halter, güvenli ev hayatından çıkarak Culver Creek yatılı lisesine yazılır. Miles, sıradan bir çocuk gibi görünebilir. Ancak onun oldukça tuhaf ama bir o kadar da hayran uyandırıcı bir takıntısı var: Ünlülerin son sözlerini ezberliyor. Miles'ın Culver Creek'e gidişi onun "Büyük Belki"yi arama aşkından kaynaklı biraz da. Miles'in François Rabelais'in şiirinden esinlenerek kendine yarattığı ulvi bir amaç bu.

Miles oda arkadaşı Chip, herkesin onu çağırdığı isimle "Albay" ile tanışır tanışmaz adı "Tıknaz" oluveriyor. Hem de Miles son derece cılız olmasına rağmen. Ardından da Alaska'yla tanışıyor. Miles'ın şimdiye kadar gördüğü en farklı ve en güzel kız. Alaska Young bir efsane. Elinden düşmeyen sigarası, vanilya kokusu, kitapları ve ataerkil zihniyete olan düşmancıl tavrıyla Culver Creek'in vazgeçilmez ismi o.

14. ÜKG Blog Turu: Ruhun Ateşi - Rita Hunter


ÜKG'nin 14. Blog Turu'na hoşgeldiniz! Bu kez çok farklı bir tür ve çok farklı bir yazarla karşınızdayız. Kitabımızın türü daha önce hiç turlarımızda incelemediğimiz tarihi aşk/historical romance. Yazarımızın farkı ise Rita Hunter adı altında yazan bir Türk yazarı olması! Ruhun Ateşi, Ateş serisinin ikinci kitabı.


Tur Takvimi:


28.07 - Kitap Esintisi || Kitap Yorumu
28.07 - Yorumbaz || Kitap Yorumu & Alıntılar
29.07 - Kitap Hayvanı'nın Günlüğü || Kitap Yorumu
29.07 - Sevgili Kitap || Kitap Yorumu
30.07 - Kağıt Kız || Ön Okuma
30.07 - Kitab-ı Sevda || Kitap Yorumu & Okuyucu Testi
31.07 - Romancelik || Kitap Yorumu
31.07 - Zimlicous || Yazarla Söyleşi



Tanıtım:

Sophie Langford çileden çıktığında birilerinin hayatı kökten değişecekti...
Sevgi dolu bir ailede büyüyen Sophie'nin huzur, zenginlik ve bolca sıradanlıkla geçen hayatındaki tek renk, seneler önce bir kazada ailesini kaybeden kuzeni Liliana'ydı.
Ailesine katıldığı ilk günden itibaren anne ve babasının sevgisi de dahil ona ait her şey üzerinde sinsice hak iddia eden kuzenini kabullendiğini sanıyordu Sophie. Hatta Liliana baş döndüren güzelliğiyle ilk aşkını elinden aldığında bile bu kabulleniş elini kolunu bağlamıştı, çünkü babasına Liliana'ya asla kızmayacağına ve onu seveceğine dair söz vermişti.
Ancak sabrının da sınırları vardı ve bir gün o sınırlar küçük bir olayla ortadan kalktığında Sophie'nin aklındaki tek şey kuzeninin meydan okuyuşuydu.
"İlgimi hak eden erkeği bulduğumda onu baştan çıkarmayı dene... Tabii becerebilirsen..." demişti kuzeni. Eh madem istediği buydu...
Leighton Kontu Brendan Blackmore... Kibirli, buz gibi ve ulaşılmaz bir soyluydu. İnsanda merak, heyecan ve nefret uyandıran onca meziyete sahip bu adamın ilgisini çekmek göründüğünden çok daha zordu. Üstelik o ve Liliana birbirlerinden fazlasıyla hoşlanıyorlardı. Ancak Sophie kararlılığının önüne hiçbir kuvvetin çıkmasına izin veremezdi, çünkü Liliana başına gelecekleri çoktan hak etmişti. Üstelik Brendan Blackmore'u her gördüğünde hissettiği kalp çarpıntısı ve umutsuz arzu başka hiçbir teşvike yer bırakmayacak kadar güçlü ama bir o kadar da ürkütücüydü.
Sophie'ye göre Brendan'a dokunmak buzla yanmaktı ve Sophie yanmak istiyordu.
İkisini bir araya getiren skandal, onları artık geri dönüşü olmayan bir yola soktuğunda Sophie ya pes edecek ya da imkânsız gibi görünse de mutluluk için sonuna kadar direnecekti.

Kitap Yorumu: The Secret of Ella and Micha - Jessica Sorensen


Aslında bu kitabı çok çok önce okumuştum ancak Yorumbaz'ın ısrarları sonucu yorum yazmaya karar verdim. İnanın bana Büşra'nın ısrarıyla tanışmadıysanız kendinizi şanslı saymalısınız. :D

The Secret of Ella and Micha, bir new adult kitabı. Bana göre türünün en iyilerinden biri. Ve aynı zamanda bu türde okuduğum ilk kitap. Aradan bir sürü zaman geçmesine rağmen hâlâ anımsıyorum kitabı rahatlıkla. Çünkü çok sevmiştim. Özellikle Micha'yı... Oraya birazdan geleceğim.

Ella Daniels, doğup büyüdüğü kasabadan kaçmış, 8 ay boyunca Las Vegas'taki üniversitesinde saklanmıştır. Sadece bununla da kalmamış, ismi dışında her şeyini değiştirmiştir. Giyiniş tarzını, tavırlarını... Ve geçmişinden kimseye söz etmemiştir. Tanıdığı kimsenin onu bulmaması için çok çabalamıştır. Aslında Ella'yı arayacak tek bir kişi vardır: Çocukluk arkadaşı Micha. Ella kasabadan ayrılmadan önce yıllarca süren dostlukları daha ileri bir seviyeye geçmek üzeredir fakat Ella Micha'yı ortada bırakıp kaybolunca zavallı Micha tüm zamanını kızı bulmakta harcamıştır.

Ella, yaz tatilini geçirmek için arkadaşı Lila ile beraber doğduğu kasabaya geri döner. Ella'nın bu geri dönüşü eski korkularını da beraberinde getirir. Geçmişiyle tekrar yüzleşmek zorunda kalacak ve elbette Micha'yı tekrar görecektir.

Ella ne kadar Micha'yla başbaşa kalmamak için büyük özen gösterse de şans Micha'dan yanadır ve aralarındaki elektriğin hiç mi hiç sönmediğini çok geçmeden ikisi de fark eder. Aralarındaki ilişki sadece çekim değildir aslında. Ella ve Micha küçüklükten beri birbirlerinin en yakını olmuşlar, her sorunu birlikte aşmışlardır. Onlara kendi anne babalarından daha iyi muamele eden Grady'i de tekrar görme imkanı bulur Ella.

28 Temmuz 2013 Pazar

Önerdiğim Kitaplar Listesi

Sevgili dostlar, uzun zamandır kitap önerileri ile ilgili bir sürü mesaj alıyorum. Blogumu sevdiğinizi, takip ettiğinizi ve bu blogun size kitap seçmede yardımcı olduğunu bilmek beni çok mutlu ediyor. Bu yüzden hem sizin işinizi kolaylaştırmak hem de listeyi artık bir kenarda toplamanın zamanı geldiğini düşündüğüm için favori kitaplarımın yani size ilk olarak önereceğim kitapların listesini yapmaya karar verdim. Bu listede genelde blogda yorumladığım kitaplar olmak üzere, yorumlamaya fırsat bulmadığım ancak çok sevdiğim kitaplar da olacak.

Genç Yetişkin yaş grubuna hitap eden kitaplar çoğunlukta. Yetişkin içerikli kitapların yanına "yetişkin" yazacağım. Ayrıca türlere göre ayırdım. Böylelikle okumak istediğiniz türü ayırt etmek daha kolay olur.

Not: Eminim bir şeyler unutacağım. Listeyi zaman geçtikçe güncellemeye, eksikleri giderip yenileri eklemeye çalışacağım.

İşte başlıyorum.

Distopya

Türkçeye çevrilenler

Uyumsuz / Divergent (Divergent #1) - Veronica Roth
Bana Dokunma (Bana Dokunma #1) - Tahereh Mafi
Eşleşme / Matched (Matched #1) - Ally Condie
Sıcak Bedenler - Isaac Marion
Beni Seç (Beni Seç #1) - Kiera Cass
Açlık Oyunları - Suzanne Collins
Küller - Ilsa J. Bick (Blogda 2. kitabı Gölgeler'in yorumu mevcut)

Türkçe edisyonu olmayan ya da henüz çıkmamış olanlar

The Maze Runner (Maze Runner #1) - James Dashner
The Immortal Rules (Blood of Eden #1) - Julie Kagawa

Paranormal (Vampirler, kurtadamlar, periler, büyü, özel güçler vs.) & Bilim Kurgu & Mitoloji 

Türkçeye çevrilenler

Kanbağı (Kanbağı #1) - Richelle Mead
Obsidiyen / Obsidian (Lux #1) - Jennifer L. Armentrout
Melez (Melez Sözleşmeleri #1) - Jennifer L. Armentrout
Ürperti / Shiver (Mercy Falls Kurtları #1) - Maggie Stiefvater
Meleklerin Kanı (Lonca Avcısı #1) - Nalini Singh (Yetişkin)
Amerikan Tanrıları - Neil Gaiman (Yetişkin)
Gece Avcısı Serisi - Jeaniene Frost (Yetişkin)
Yüz Bin Krallık (Miras Üçlemesi #1) - N.K. Jemisin (Yetişkin)
Kıyamet Gösterisi - Neil Gaiman & Terry Pratchett
Lanet İşleyiciler Serisi (Beyaz Kedi, Kırmızı Eldiven, Kara Yürek) - Holly Black
Ölümcül Oyuncaklar Serisi - Cassandra Clare
Cehennem Makineleri Serisi - Cassandra Clare (Ölümcül Oyuncaklar'ın yan serisidir.)
Ateş Serisi (Karanlık Ateş, Kan Ateşi...) - Karen Marie Moning (Yetişkin)
Percy Jackson ve Olimposlular - Rick Riordan
Yokyer - Neil Gaiman
Mezarlık Kitabı - Neil Gaiman
Koralin / Coraline - Neil Gaiman

Türkçe edisyonu olmayan ya da henüz çıkmamış olanlar

The Iron King (The Iron Fey #1) - Julie Kagawa
The Golden Dynasty (Fantasyland #2) - Kristen Ashley (Yetişkin)

Epik Fantastik 

Buz ve Ateşin Şarkısı Serisi (Taht Oyunları) - George R.R. Martin (Yetişkin)
Koku - Patrick Süskind
Sonsuzluk İçin Yedi Gün - Marc Levy

Türkçe edisyonu olmayan ya da henüz çıkmamış olanlar

Fallen Too Far (Too Far #1) - Abbi Glines (Yeni Yetişkin)
On Dublin Street - Samantha Young (Yetişkin)
Pushing the Limits (Pushing the Limits #1) - Katie McGarry
Ten Tiny Breaths (Ten Tiny Breaths #1) - K.A. Tucker (Yeni Yetişkin)

Kitap Yorumu: Beni Bırakma - Tahereh Mafi


Uyarı: Bu yorumu yaparken çok yoğun duygular yaşıyorum o yüzden yazacaklarımdan, yani zihnimin çöplüğünden mesul değilim.

Beni Bırakma/Unravel Me, Bana Dokunma/Shatter Me'nin ikinci kitabı. İlk kitabı okuyalı bayağı zaman geçmiş olduğu için konunun detaylarını azıcık unutmuşum, bana yaşattırdıklarını ise tamamen unutmuşum. Anlayacağın bu kitaba çok hazırlıksız yakalandım, sevgili okuyucu.

Şu fangirllik duygularımı bir kenara atıp nasıl yorum yazacağım bilmiyorum ama bir yerden başlamak lazım. En iyisi Bana Dokunma'nın sonunu hatırlatayım birazcık. İlk kitabında sonunda Juliette, Adam ve Kenji Omega Noktası'na sonunda ulaşarak kendileri gibi olan insanlara kavuşabilmişti sonunda. Omega'nın bir nevi başkanı olan Castle Juliette'ye yeteneğini kontrol etmede yardımcı olacaklarını söylemiş, hattâ onun için özel bir giysi bile hazırlatmıştı.

Yani her şeyin tıkırında olması gerekiyordu. Juliette ile Adam birlikteydi. En iyi dostları Kenji ve Adam'ın erkek kardeşi James yanlarıydı. Tıpkı onlar gibi yetenekleri olan bir sürü insanla beraberlerdi ve sonunda Juliette yeteneğini dizginlemeyi öğrenebilecekti. Tabii ki öyle olmadı.

Tüm bu pozitif gibi görünen durumlara rağmen Juliette Beni Bırakma'da, Omega'ya geldiği birkaç günden sonra tamamen eski Juliette olmaya devam ediyor. Yine Adam dışında pek kimseyle konuşmuyor, insan içine karışmıyor, yeteneğini kullanması için verecekleri derslere bile katılmıyor. Tek yaptığı bir köşeye çekilip sessizce oturmak oluyor. Elbette haklı nedenleri de var. Omega'daki pek çok kişi ondan dokunuşu ölümcül olduğu için korkuyor. Kimse bir şey söylemese de Juliette onların bakışlarındaki korkuyu, uzak durma arzusunu görebiliyor.

Bir de yaklaşan savaş faktörü var tabii.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Kitap Yorumu: The Maze Runner - James Dashner


The Maze Runner, Maze Runner üçlemesinin ilk kitabı. Kitap genç yetişkin, distopya kategorilerinin öne çıkan bir örneğiydi ve uzun zamandır okumak istiyordum. James Dashner'in çok okunan ve aynı zamanda yakında beyazperdede olacak olan kitabını inceleyeceğim/yorumlayacağım ben de sizin için.

Öncelikle kitabın distopik olması ilgimi en fazla çeken özelliği oldu. Ve sırf bu sebepten tanıtım yazısını bile doğru düzgün okumadan başladım. Eh, uzun zamandır listemdeydi canım. Tereddüt etmeye gerek var mı hiç?

Kitapta hafızası bomboş, nerede olduğundan habersiz, bir kutunun içinde uyanan bir Thomas ile karşılaşıyoruz ilk olarak. Thomas'ın o âna kadarki tüm hafızası silinmiş. Kendisinin kim olduğunu biliyor ancak ailesi ya da daha önce yaşadığı yaşam ile ilgili hiçbir fikri yok. Uyandığında bir grup kendi yaşlarında, ya da daha küçük, genç adam buluyor başında. Buradaki herkes Thomas'ın anlamadığı kelimeler kullanıyor, tuhaf şeylerden söz ediyor. (F'li kelime yerine "shuck" kullanıyorlar mesela. Ki benim dilime dolandı bu bildiğiniz.) Bizim nerede olduğundan habersiz Thomas'ımızın öğrenmesi uzun zaman almıyor tabii.

Thomas, Glade adını verdikleri bir tür kapalı kasabamsı alanda olduklarını öğreniyor. Burada yetişkinler yok. Sadece onlu yaşlarında erkek çocuklar var. Ve hepsinin de ayrı bir görevi. Bir şekilde hayata tutunmaya, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bir de buradan çıkacakları günü sabırsızlıkla bekliyorlar. Tabii çıkabilirlerse.

Gladerların burada sıkışıp kalmış olmasının bir sebebi var. Dışarıda, dev duvarların ötesinde koca bir labirent var ve bundan da kötüsü Griever dedikleri tuhaf yaratıklar labirentin içinde her gece kol geziyor.

21 Temmuz 2013 Pazar

Kitap Yorumu: Sonsuz - Kiersten White


Eveeeet, bir serinin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Paranormal benim ilk DEX kitabımdı. O zamanlar çıtır çerez bir kitap diye alıp pek sevmiştim. Eğlenceli bulmuştum. Devam kitabını heyecanla beklemeye başlamıştım. Yazarın farklı ve kesinlikle süper eğlenceli bir üslubu var ve bu seride benim en çok hoşuma giden şey bu. Bir de çeviri faktörü var ki ondan biraz ileride bahsedeceğim.

Ne diyordum? Paranormal'i okuduktan sonra ikinci kitap Doğaüstü'nün elime geçmesi uzun bir zamanı kapsamıştı. Ancak Doğaüstü ile ilgili güzel de bir anım var ki geçen yıla, yani 2012'ye, onu okuyarak girmiştim. Serinin üçüncü ve son kitabı Sonsuz'un da bende böyle tatlı anılar bırakmasını isterdim. Fakat ne yazık ki çok kötü bir döneme geldi okumaya başlamam. Aslında elime geçtiğinde bir şevkle hemen okumaya başlamıştım, keşke bekletseymişim. O dönem çok yoğun geçen finallerle boğuşuyordum, sonrasında da bütünlemeye kaldım mı derdi ve eve geri dönme telaşı işin içine girince iyice savsaklamak zorunda kaldım. Anlayacağınız Sonsuz'u çooook uzun bir süre okudum. Ki kitaba da seriye de ayıp etmiş hissediyorum kendimi. Bitirdiğimde kocaman bir "oh" çektiğimi gizlemeyeceğim.

Seriyle ilgili genel görüşlerimden ve anılarımdan biraz olsun söz ettikten sonra en iyisi Sonsuz'a geçeyim. Öncelikle bu kadar uzun sürede okuyunca başlarını unuttuğum için kendimi kınıyorum. Siz siz olun böyle bir hataya düşmeyin. Her neyse. Sonsuz'da Evie'nin her zamanki gibi "normal" olma çabalarında olduğunu ama beceremediğini görüyoruz. UPTA ile ilişkisini kesmişti kesmesine ama Raquel'in yerine geçen yeni UPTA başkanı onu rahat bırakmıyor. Hattâ tehdit bile ediyor. Ve Evie paranormal dünyadan olabildiğince uzak durmak istemesine rağmen bir şekilde yine kendini onlara yardım ederken buluyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...