Sevgili diğer Kitap Hayvanları,
İlk blog turumuza hoşgeldiniz!
Kitapların içinde yaşayan ve bu konuda bir şeyler yazmaktan keyif alan bir ekip olarak ilk etkinliğimizi gerçekleştirmenin sevincini yaşıyoruz.
"Bu Blog Turu da ne oluyormuş?" diye soracak olursanız; öncelikle yurtdışındaki kitap bloggerları arasında hayli yaygın bir uygulama olduğunu belirteyim. Bir sürü blogger toplanıp bir kitabı ele alıyor, inceliyor, tanıtıyor, yorumluyor, alıntılar ekliyor, hediyeler veriyor vesaire vesaire. Biz de Türk kitap bloggerları olarak "neden böyle bir şey yapmayalım?" dedik. İlk kitabımızı Ruhsuz olarak seçtik. DEX'den destek alınca ise havalara uçtuk. Böylece Türkiye'deki kitap blogu camiasında yepyeni bir uygulamanın temellerini atmış olduk.
Merak etmeyin, Blog Turlarımız hız kesmeden devam edecek! İkinci kitabımızı kararlaştırdık bile. Siz sadece bizi takip edin, bir de yorum bırakın yeter.
Jodi Meadows, Shenandoah Valley, Virginia'da kocası, kedisi Kippy ve pek çok sayıda gelincikle yaşayıp yazmaktadır. Tam bir kitap bağımlısıdır ve astronot olmaktan vazgeçtikten sonra yazar olmaya karar vermiştir.
İlk kitabı olan Ruhsuz/Incarnate 3 kitap olarak düşünülmüş bir seridir. Serinin ikinci kitabı Asunder'in Temmuz 2013'te yurtdışında çıkması bekleniyor.
Gelinciklere olan tutkusunun yanında, örgü işlerine de merakı vardır. El işlerini, gelincik resimlerini ve sevdiği daha pek çok şeyi buradaki blogunda paylaşmaktadır.
Ruhsuz Hakkında:
Tür: Genç Yetişkin, Fantastik, Distopya
Yayıncı: DEX
Sayfa Sayısı: 352
Orijinal Ad: Incarnate
Orijinal Dil: İngilizce
Çeviren: Taylan Taftaf
Tür: Genç Yetişkin, Fantastik, Distopya
Yayıncı: DEX
Sayfa Sayısı: 352
Orijinal Ad: Incarnate
Orijinal Dil: İngilizce
Çeviren: Taylan Taftaf
Bundan önceki yaşamında kimdin?
DENEYİMLİ RUHLAR ve RUHSUZLAR
Binlerce yıldır, Sınır’da milyonlarca ruh yeniden, yeniden dünyaya geldi, her bir yeni yaşamda da geçmiş yaşamlarındaki anılarını ve deneyimlerini beraberinde getirdi. Ana ise bir Yeniruh: yani Ana doğduğunda bir başka ruh yok oldu ve kimse bunun sebebini bilmiyor.
Ana’nın kendi annesi bile Ana’nın ne olduğunu biliyor ve bu, ne yazık ki, çok kötü şeylerin habercisi; işte bu yüzden annesi Ana’yı her zaman korumaya çalıştı. Ana, bu koruma çemberinden kurtulup reenkarne olup olamayacağını öğrenmek için, Kalp şehrine gidiyor. Ancak oralılar, başlarına bir felaket geleceği korkusuyla Ana’nın varlığından huzursuzlar. Ejderhaların ve hava perilerinin şehirlerine saldırmasının sebebi Ana olabilir mi?
Sam ise Ana’nın bir Yeniruh olmasından rahatsız değil. Ana’yı savunduğu zaman aralarındaki ilişki filizleniyor. Fakat Sam, yalnızca bir kez yaşayabilecek bir ruhu sevebilecek mi? Peki Ana’nın düşmanları, insanlar ve yaratıklar, onların birlikte olmalarına izin verecek mi?
Ana, ona yaşamını bahşeden ama bir diğer ruhu yok eden hatanın sebebini açığa çıkarmak zorunda. Fakat onun bu arayışı, Kalp şehrini yerle bir edebilir ve reenkarnasyon yasalarını sonsuza dek yok edebilir.
Jodi Meadows, insan ruhuna bambaşka bir bakış açısı getiren bu hikâyede fantazya ve macerayı birleştirirken, reenkarnasyon ve ruh kavramını sorgulamamızı sağlıyor.
Yorum:
Başlamadan önce söylemeliyim ki, kitabın kapak tasarımı bir harika. Daha Türkçe edisyonu çıkmadan da beğenmiştim fakat elinize alınca bir başka güzel. Romanın içeriğiyle de gayet uyumlu aslında. Ve kitabın çevirisi de çok iyi. Kopukluk ya da yazım hataları yok. Özenle editörden geçtiği belli. Baskısı çok sevdiğim DEX kalitesinde zaten.
Ruhsuz, baş kahramanımız Ana adlı genç bir kızın bakış açısıyla anlatılıyor. Ana'nın yaşadığı yerde herkes ölümsüz. İnsanlar öldükten sonra yeni bir bedende doğuyorlar, böylece binlerce yıl yaşamış ve deneyimlerini yeni bedenlerine aktarmış oluyorlar. Böyle düşününce oldukça barışçıl bir ortam gibi görünüyor, fakat Ruhsuz'un distopik yanları da var.
Yazar Jodi Meadows, diğer distopya konulu kitaplarda olduğu gibi içinde yaşadığımız dünyayı yerle bir etmek yerine yeni bir dünya yaratmayı uygun görmüş. Buna bol bol fantastik öge ve yaratıklar dahil etmiş. Ejderhalar, hava perileri, troller ve daha niceleri.
Ana, ülkenin diğer sakinlerinin aksine şehirde değil de dışında son derece tehlikeli yaratıkların kol gezdiği Sınır'a yakın bir yerde yaşıyor. Bunun bir sebebi var: Ana bir Yeniruh. Yani o, daha önce başka bir bedende yaşamadı. Bu onun ilk dünyaya gelişi. Üstelik, reenkarne olması gereken Ciana isimli bir ruhun yerine dünyaya gelmiş. Tüm bunlar insanların Ana'ya ucube gözüyle bakması için yeterli nedenler. Çünkü şimdiye kadar gördükleri ilk Yeniruh o. İşte, Ana'nın annesi Li, sırf bu yüzden kızı şehir hayatından kopararak insanlarla karşılaşmasının zor olacağı bir yerde yaşamaya götürmüş.
Li, kitaptaki en sinir bozucu karakter diyebilirim. Şimdiki yaşamında Ana'nın annesi olmasına rağmen kızdan ölesiye nefret ediyor. Ana'nın yerine reenkarne olmuş olması gereken Ciana'nın Ana tarafından öldürüldüğüne inanıyor. Zavallı kıza durmadan eziyet ediyor. Onu, bir Ruhsuz olmakla suçluyor ve on sekiz yıllık yaşamı boyunca kıza kendi eşyalarına sahip olmak şöyle dursun, birini sevebilme imkanı bile vermiyor.
Ana'nın kişiliğini şekillendirenler de Li'nin bu tavırları olmuş. Li'den içten içe nefret etse de Ana, onun dediklerine inanmadan edemiyor. Yani bir Ruhsuz olduğunu, hayatını yaşamak, sevmek gibi hiçbir hakkı olmadığını kabul ediyor. Bu yüzden son derece içine kapanık ve başlarda biraz pasif bir karakter olarak dikkat çekiyor.
Kitabın başında Ana en sonunda Li'nin eziyetlerinden bıkıp, ne olduğunu ve nereden geldiğini öğrenmek üzere diğer ruhların yaşadığı Kalp isimli şehre gitmeye karar veriyor. Elbette şehre gitmesi o kadar da kolay olmuyor. İlk olarak, Li'nin verdiği bozuk pusula sayesinde, ters yöne doğru gidiyor ve kayboluyor. Ardından korkunç hava perilerinin saldırısına uğruyor. İşte Sam'le tanışması da bu sayede gerçekleşiyor.
Sam, Ana'nın yaşlarında görünen genç bir erkek. Ama aslında o da reenkarne olan bir ruh. Ana'yı hava perilerinden kurtulmak için atladığı gölden kurtarıyor. Ana'nın onu görür görmez ilk tepkisi kaçmak oluyor. Dediğim gibi, kız bu zamana kadar Li'nin kendisini hiçmiş gibi davranmasını izleyerek yaşamış ve birinin ona yardım etmesine alışkın değil. Yine de Sam'in ona son derece nazik davrandığını fark etmemesi mümkün değil. Sam, Ana'ya şoku atlatmasında ve aldığı yaraları iyileştirmekte yardımcı oluyor. Hattâ kızı Kalp'e götürmeyi de kabul ediyor.
Sam, son derece tatlı bir karakter. Herkes kıza tiksintiyle bakarken Sam, Ana'yı gördüğü ilk andan itibaren ona iyi davranıyor. Hiçbir zaman kendisine Ruhsuz demesini kabul etmiyor. Ona evini açıyor. İkili arasında ilişki kitapta güzel işlenmiş. Birlikte oldukları zaman boyunca, iniş çıkışlar olsa da, birbirlerine karşı tavırları her zaman ılımlı ve naif. Tabii Sam'in de küçük bir sırrı yok değil.
Kitabın distopik yanı Kalp'e vardığımızda daha bir ortaya çıkıyor. Kalp'te, ruhları yöneten bir konsey var. Bütün kararları onlar veriyorlar. Herkes ölüp yeniden doğarak huzur içinde görünse de aslında sıkı uygulamalar mevcut. Mesela, Ana'yı görür görmez onu sürgün etmeyi düşünüyorlar.
Ruhsuz'un sevdiğim yanlarından biri bol bol müzik içermesi oldu. Ben de müziğe âşık biriyimdir. Ana da öyle. Li'den gizli saklı Dessam isimli bir müzisyenin şarkılarını dinliyor, onların notalarını çıkarmaya çalışıyor ve aklında tutuyor. Sam de tıpkı onun gibi. İkisinin birlikte oldukları zaman boyunca piyano çalmaları, şarkı söylemeleri ve bestelemeleri kaçınılmaz.
Ruhsuz'da Ana'nın neden dünyaya geldiği kitap boyunca aklımızda bir soru işareti olarak kalıyor. Fakat tek sorun bu da değil. Ejderhalar ve hava perileri Kalp'e saldırıyorlar ve herkes bunun nedeninin Ana olduğuna inanıyor. Ana, daha ne olduğunu bile bilmezken, böylesine bir saldırıdan sağ çıkabilir mi?
Kitap, son zamanlarda çıkan genç yetişkin romanları arasından konusunun farklılığıyla sıyrılıyor. Peki, Ruhsuz'un eksikleri var mı? Elbette. Sonuçta, Jodi Meadows henüz çiçeği burnunda bir yazar.
Uzun lafın kısası Ruhsuz, sıkılmadan okuyabileceğiniz ve çok şaşırtmasa da heyecanlı bir kitap olarak kütüphanenizde yerini alabilir. Ben kitabı sevdim.
Puan: 3,5
DENEYİMLİ RUHLAR ve RUHSUZLAR
Binlerce yıldır, Sınır’da milyonlarca ruh yeniden, yeniden dünyaya geldi, her bir yeni yaşamda da geçmiş yaşamlarındaki anılarını ve deneyimlerini beraberinde getirdi. Ana ise bir Yeniruh: yani Ana doğduğunda bir başka ruh yok oldu ve kimse bunun sebebini bilmiyor.
Ana’nın kendi annesi bile Ana’nın ne olduğunu biliyor ve bu, ne yazık ki, çok kötü şeylerin habercisi; işte bu yüzden annesi Ana’yı her zaman korumaya çalıştı. Ana, bu koruma çemberinden kurtulup reenkarne olup olamayacağını öğrenmek için, Kalp şehrine gidiyor. Ancak oralılar, başlarına bir felaket geleceği korkusuyla Ana’nın varlığından huzursuzlar. Ejderhaların ve hava perilerinin şehirlerine saldırmasının sebebi Ana olabilir mi?
Sam ise Ana’nın bir Yeniruh olmasından rahatsız değil. Ana’yı savunduğu zaman aralarındaki ilişki filizleniyor. Fakat Sam, yalnızca bir kez yaşayabilecek bir ruhu sevebilecek mi? Peki Ana’nın düşmanları, insanlar ve yaratıklar, onların birlikte olmalarına izin verecek mi?
Ana, ona yaşamını bahşeden ama bir diğer ruhu yok eden hatanın sebebini açığa çıkarmak zorunda. Fakat onun bu arayışı, Kalp şehrini yerle bir edebilir ve reenkarnasyon yasalarını sonsuza dek yok edebilir.
Jodi Meadows, insan ruhuna bambaşka bir bakış açısı getiren bu hikâyede fantazya ve macerayı birleştirirken, reenkarnasyon ve ruh kavramını sorgulamamızı sağlıyor.
Yorum:
Başlamadan önce söylemeliyim ki, kitabın kapak tasarımı bir harika. Daha Türkçe edisyonu çıkmadan da beğenmiştim fakat elinize alınca bir başka güzel. Romanın içeriğiyle de gayet uyumlu aslında. Ve kitabın çevirisi de çok iyi. Kopukluk ya da yazım hataları yok. Özenle editörden geçtiği belli. Baskısı çok sevdiğim DEX kalitesinde zaten.
Ruhsuz, baş kahramanımız Ana adlı genç bir kızın bakış açısıyla anlatılıyor. Ana'nın yaşadığı yerde herkes ölümsüz. İnsanlar öldükten sonra yeni bir bedende doğuyorlar, böylece binlerce yıl yaşamış ve deneyimlerini yeni bedenlerine aktarmış oluyorlar. Böyle düşününce oldukça barışçıl bir ortam gibi görünüyor, fakat Ruhsuz'un distopik yanları da var.
Yazar Jodi Meadows, diğer distopya konulu kitaplarda olduğu gibi içinde yaşadığımız dünyayı yerle bir etmek yerine yeni bir dünya yaratmayı uygun görmüş. Buna bol bol fantastik öge ve yaratıklar dahil etmiş. Ejderhalar, hava perileri, troller ve daha niceleri.
Ana, ülkenin diğer sakinlerinin aksine şehirde değil de dışında son derece tehlikeli yaratıkların kol gezdiği Sınır'a yakın bir yerde yaşıyor. Bunun bir sebebi var: Ana bir Yeniruh. Yani o, daha önce başka bir bedende yaşamadı. Bu onun ilk dünyaya gelişi. Üstelik, reenkarne olması gereken Ciana isimli bir ruhun yerine dünyaya gelmiş. Tüm bunlar insanların Ana'ya ucube gözüyle bakması için yeterli nedenler. Çünkü şimdiye kadar gördükleri ilk Yeniruh o. İşte, Ana'nın annesi Li, sırf bu yüzden kızı şehir hayatından kopararak insanlarla karşılaşmasının zor olacağı bir yerde yaşamaya götürmüş.
Li, kitaptaki en sinir bozucu karakter diyebilirim. Şimdiki yaşamında Ana'nın annesi olmasına rağmen kızdan ölesiye nefret ediyor. Ana'nın yerine reenkarne olmuş olması gereken Ciana'nın Ana tarafından öldürüldüğüne inanıyor. Zavallı kıza durmadan eziyet ediyor. Onu, bir Ruhsuz olmakla suçluyor ve on sekiz yıllık yaşamı boyunca kıza kendi eşyalarına sahip olmak şöyle dursun, birini sevebilme imkanı bile vermiyor.
Ana'nın kişiliğini şekillendirenler de Li'nin bu tavırları olmuş. Li'den içten içe nefret etse de Ana, onun dediklerine inanmadan edemiyor. Yani bir Ruhsuz olduğunu, hayatını yaşamak, sevmek gibi hiçbir hakkı olmadığını kabul ediyor. Bu yüzden son derece içine kapanık ve başlarda biraz pasif bir karakter olarak dikkat çekiyor.
Kitabın başında Ana en sonunda Li'nin eziyetlerinden bıkıp, ne olduğunu ve nereden geldiğini öğrenmek üzere diğer ruhların yaşadığı Kalp isimli şehre gitmeye karar veriyor. Elbette şehre gitmesi o kadar da kolay olmuyor. İlk olarak, Li'nin verdiği bozuk pusula sayesinde, ters yöne doğru gidiyor ve kayboluyor. Ardından korkunç hava perilerinin saldırısına uğruyor. İşte Sam'le tanışması da bu sayede gerçekleşiyor.
Sam, Ana'nın yaşlarında görünen genç bir erkek. Ama aslında o da reenkarne olan bir ruh. Ana'yı hava perilerinden kurtulmak için atladığı gölden kurtarıyor. Ana'nın onu görür görmez ilk tepkisi kaçmak oluyor. Dediğim gibi, kız bu zamana kadar Li'nin kendisini hiçmiş gibi davranmasını izleyerek yaşamış ve birinin ona yardım etmesine alışkın değil. Yine de Sam'in ona son derece nazik davrandığını fark etmemesi mümkün değil. Sam, Ana'ya şoku atlatmasında ve aldığı yaraları iyileştirmekte yardımcı oluyor. Hattâ kızı Kalp'e götürmeyi de kabul ediyor.
Sam, son derece tatlı bir karakter. Herkes kıza tiksintiyle bakarken Sam, Ana'yı gördüğü ilk andan itibaren ona iyi davranıyor. Hiçbir zaman kendisine Ruhsuz demesini kabul etmiyor. Ona evini açıyor. İkili arasında ilişki kitapta güzel işlenmiş. Birlikte oldukları zaman boyunca, iniş çıkışlar olsa da, birbirlerine karşı tavırları her zaman ılımlı ve naif. Tabii Sam'in de küçük bir sırrı yok değil.
Kitabın distopik yanı Kalp'e vardığımızda daha bir ortaya çıkıyor. Kalp'te, ruhları yöneten bir konsey var. Bütün kararları onlar veriyorlar. Herkes ölüp yeniden doğarak huzur içinde görünse de aslında sıkı uygulamalar mevcut. Mesela, Ana'yı görür görmez onu sürgün etmeyi düşünüyorlar.
Ruhsuz'un sevdiğim yanlarından biri bol bol müzik içermesi oldu. Ben de müziğe âşık biriyimdir. Ana da öyle. Li'den gizli saklı Dessam isimli bir müzisyenin şarkılarını dinliyor, onların notalarını çıkarmaya çalışıyor ve aklında tutuyor. Sam de tıpkı onun gibi. İkisinin birlikte oldukları zaman boyunca piyano çalmaları, şarkı söylemeleri ve bestelemeleri kaçınılmaz.
Ruhsuz'da Ana'nın neden dünyaya geldiği kitap boyunca aklımızda bir soru işareti olarak kalıyor. Fakat tek sorun bu da değil. Ejderhalar ve hava perileri Kalp'e saldırıyorlar ve herkes bunun nedeninin Ana olduğuna inanıyor. Ana, daha ne olduğunu bile bilmezken, böylesine bir saldırıdan sağ çıkabilir mi?
Kitap, son zamanlarda çıkan genç yetişkin romanları arasından konusunun farklılığıyla sıyrılıyor. Peki, Ruhsuz'un eksikleri var mı? Elbette. Sonuçta, Jodi Meadows henüz çiçeği burnunda bir yazar.
Uzun lafın kısası Ruhsuz, sıkılmadan okuyabileceğiniz ve çok şaşırtmasa da heyecanlı bir kitap olarak kütüphanenizde yerini alabilir. Ben kitabı sevdim.
Puan: 3,5
Blog Turu Gezginleri:
Blog Tur'una katılan diğer blogları ziyaret etmeyi ihmal etmeyin!
Kitap Yorumu & Yazarla Röportaj + Ruhsuz Hediyeli Çekiliş
http://zimlicious.blogspot.com/
Ruhsuz Hediyeli Çekiliş
http://kagitkiz.blogspot.com/
http://zimlicious.blogspot.com/
Ruhsuz Hediyeli Çekiliş
http://kagitkiz.blogspot.com/
Ön Okuma
http://sihirlikitap.blogspot.com/
Kitap Yorumu & Okuyucu Testi
http://kitabisevda.blogspot.com/
http://sihirlikitap.blogspot.com/
Kitap Yorumu & Okuyucu Testi
http://kitabisevda.blogspot.com/
Kitap Yorumu & Kitaptan Alıntılar
http://sevgilikitap.blogspot.com/
http://sevgilikitap.blogspot.com/
Ne kadar harika düşünmüşsünüz blog turu düzenleyerek. Ben de bu yaz Amanda McNeil'in kendi kitabı için başlattığı blog turuna katılmış ve keşke biz de yapsak diye düşünmüş ama herhangi bir girişimde bulunmamıştım. Ellerinize sağlık. Yorumları bir gülümsemeyle, blogdan bloga da merakla dolaşıyorum bugün :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiz desteğin için. Uzun zamandır yabancı bloglarda zevkle takip ettiğim bir uygulamaydı. Türkiye'de bunu gören ilk ekipten biri olmak da varmış kısmetimde. :)
SilAmacımızın ve şevkimizin yerine ulaşmış olması beni çok mutlu etti.
Kocaman sevgiler!
Ayrıntılı yorumun için teşekkürler. Kitabı daha da yakından tanıma fırsatı buldum :) Bloglar arası gezintime devam edeyim en iyisi ;)
YanıtlaSilOkuduğun için ben teşekkür ederim. Elimden geldiğince bilgilendirici bir şey yazmaya çalıştım. Umarım başarabilmişimdir.
SilKeyifli blog turları!
ben de katılmak isterdim ama neyse artık bir dahakine :)
YanıtlaSilUmarım, bir dahakine... :)
SilTeşekkürler canım emeğine sağlık:)
YanıtlaSilHepimizin emeğine sağlık, Kağıtkız! :D
SilGeniş bir yorum olmuş :)) Ama her zaman ki gibi harika bir kitap yorumu yazmışsın. Bu kitabı almak farz oldu cidden :D
YanıtlaSilGeniş yorumları sevdiğimi artık biliyorsunuz. :D Çok teşekkürler, beğenileriniz beni aşırı mutlu ediyor. :)
SilOkunması gereken DEX kitaplarından biri kesinlikle. :D
İşte benim yorum kraliçem! Bayılıyorum kalemine~! Her seferinde şaşırtıyorsun beni. Burada da yine öyle çok doğru noktalara değinmişsin ki. Bir çok yerde "aa evet çok haklı, ben neden bunu düşünemedim" falan dedim. Keşke bu becerinin yarısına sahip olsam. =)
YanıtlaSilEzgicim, şu an utandırdın beni ama. Gerçekten söylüyorum. :D
SilAklıma geleni yazıyorum. Demek ki önemli yerlere hitap edebiliyorum yazdıklarımla. Hakikaten çok sevindim bu yorumuna.
En içten öpücükler! :)