16 Eylül 2012 Pazar
Kitap Yorumu: Cinder - Marissa Meyer
Cinder, bilim kurgu, distopya türünde farklı bir Cindrella uyarlaması.
Yoruma başlamadan önce söylemeliyim ki, kitabı ilk gördüğümde "kesinlikle okumalıyım" demiştim. Bir kere kapak tasarımı bir harika. Masal uyarlamaları ise her daim dikkatimi çekmiştir. Bilim kurguya da ilgisi olan bir insan olarak çok seveceğimi düşünmüştüm. Fakat kitap biraz beklentilerimin altındaydı.
Yazarın kurguladığı dünyayı sevdim. Ama karakterlerde eksiklikler var gibiydi. Cinder'in bir şeyleri anlaması fazla zamanını alıyordu. Ben onun ne olduğunu kitabın başında bilirken, kız kitabın sonunda öğrendi. Roman biraz yavaş ilerliyordu. Okumam beklediğimden çok vaktimi aldı. Bu bende yarattığı eksilerin başında geliyor. Prens Kai, âşık olunacak türde bir erkek karakter değildi. Konumuna göre fazla saftı. Cyborglar her zaman ilgimi çekmiştir fakat keşke yazar onlara biraz daha değinseydi, o zaman kalbimi daha fazla çalabilirdi. Detaylara girmede eksikleri vardı yine.
Cinder'in konusuna dönecek olursak; hikaye New Beijing (Yeni Pekin)'de geçiyor. Bu, bildiğimizden çok farklı bir dünya. Etrafta salgın bir hastalık kol geziyor. Bu hastalığa yakalananlar çok geçmeden ölüyorlar. Tedavisi bir türlü bulunamayan bir salgın bu. Cinder, New Beijing'in en yetenekli cyborg tamircisi. Bakmayın tamirciliğine, o genç bir kız. Ama bir farklılığı var; Cinder aynı zamanda bir cyborg. Yani vücudunun bazı kısımları robot metaryali içeriyor. Bu yüzden toplum içinde pek hoş görüldüğü söylenemez. Cinder'in klasik Cindrella masalında olduğu gibi üvey annesi ve kız kardeşleri var. Fakat bu romanda Cinder, evlatlık olarak karşımıza çıkıyor. Üvey babası ölmüş, üvey annesi ve yasal varisi ona son derece kötü davranıyor. Cinder'in tek dostu bir android olan Iko ve üvey kız kardeşi Peony.
New Beijing monarşiyle yönetiliyor. Yalnız, İmparator da hastalığa yakalananlar arasında yer alıyor. Tek varisi Prens Kai. O da hikayemizin Prince Charming'i oluyor elbette. Cinder ve Prens Kai'nin yollarının kesişmesi uzun sürmüyor. Kai, androidlerinden birini Cinder'e tamir etmesi için getiriyor. Böylece tanışıyorlar, yeniden karşılaşmaları ise kaçınılmaz.
Cinder'in sevdiğim başka bir yani Lunarlar oldu. Lunarlar, ay halkı ve tahmin edeceğiniz gibi insan değiller. İnsan beynini manipüle edebiliyor, aklınıza istemeyeceğiniz düşünceleri sokabiliyorlar. Dünya'yla pek barışık durumda oldukları söylenemez. Kraliçeleri Levana acımasızlığıyla ünlü. Yıllardır bir Lunar'ın Dünya'ya geldiği görülmedi ama şimdi Saray'da bir üyeleri var. Ve Kraliçe'nin gelmesi de yakın. Lunarlar savaş istiyor olabilir mi? Ya da istedikleri başka bir şey mi?
Aslına bakılırsa, konuyu genel olarak sevdim. Gerçekten ilgi çekici ve aşırı merak uyandırıyor. Fakat, belirttiğim gibi, eksikleri var. Bunda kitabın Marissa Meyer'in çıkış romanı olmasının etkisi büyük. Peki, daha iyisi yapılabilir miydi? Evet.
Cinder'in sonu akılda bol bol soru işareti bırakarak bitiyor. Romanın içinde bulunduğu Lunar Chronicles serisi dört kitaptan oluşacak. İkinci kitap Scarlet, Şubat ayında yayımlanacak ve yeni masal uyarlamamız Kırmızı Başlıklı Kız olacak gibi görünüyor. Seriye devam etmem için pek çok neden var. Scarlet'i okuyacağımdan eminim o yüzden.
Dipnot: Cinder'in Türkçe yayın hakları Artemis Yayınları'nda.
Puan: 3
Etiketler:
artemis yayınları
,
bilim-kurgu
,
cinder
,
cindrella
,
cyborg
,
distopya
,
genç yetişkin
,
kitap yorumu
,
lunar chronicles
,
marissa meyer
,
scarlet
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder