27 Ağustos 2013 Salı

Kitap Yorumu: Struck By Lightning: The Carson Phillips Journal - Chris Colfer


Sen nasıl tatlı bir kitapsın öyle!

Struck By Lightning tam Chris'den beklediğim gibi bir kitaptı. Komik, eğlenceli, azıcık da duygusal. Chris Colfer'i tanımayanlar vardır belki diye söylüyorum (gerçekten var mı öyle insanlar?) kendisi Glee'de meşhur olup gözümüzün önünde bebelikten süper seksi bir adama dönüşmüş, ardından The Wishing Spell adlı ilk çocuk romanını yayımlamıştır. Aynı zamanda The Wishing Spell ilk kitabı. Sonra Struck By Lightning'i yazdı ve son olarak The Wishing Spell'in devam kitabı The Enchantress Returns geçtiğimiz ay çıktı.

Sevimlilik abidesi olması ve eşsiz bir sese sahip olmasının yanında yetenekli bir yazarmış da, bu kitapla onu anladım. Görüldüğü üzere ben Chris'i çok severim. Gelsin abim olsun (zaten benden iki yaş büyük, hayatımı sorgulamama neden oluyor bu çocuk), ailemizin bir ferdi olsun, birlikte nerdlüğün dibine vuralım istiyorum. Tabii bu isteklerim gerçekleşiyor mu, hayır. Hiç oralara girmeyelim bence şimdi.

Konuyu Struck By Lightning'e, yani Carson Philips'in günlüğüne, döndürecek olursam; Carson Phillips hayatını gazeteci olmaya adamış bir lise son sınıf öğrencisi. Tek amacı var; Northwestern'de okuyup daha sonra The New Yorker'da editör olarak doğup büyüdüğü ve nefret ettiği kasabadan kurtulmak.

Carson'un bildiğin berbat bir ailesi var. Babası annesini terk ettikten sonra adamı ancak iki kere görebilmiş. Annesi hayatı içki içip kendini kaybetmekten ibaret olan bir kadın. Tek sevdiği büyüğü Alzheimer hastası olan büyükannesi. Eh, okulda da çok sevildiği söylenemez. Uzun lafın kısası, hayalleri Carson'un "tutunabileceği" tek şey.



"Don't try to find the ideas, let the ideas find you," I said, unsure if I even knew what I was talking about. "It's one of the most amazing experiences, finding something to write about, or realizing something for the first time. It comes out of nowhere and just hits you. Then it's all you can think about and it goes through your body and tries to escape and be expressed in any way possible...It's a lot like...like..."
"Lightning?" Malerie asked me.
"Yeah," I said. "Like lightning."

Carson'un hayallerini gerçekleştirme çabaları bir süre sonra daha bir sert hâle geliyor çünkü Northwestern'e girmesi için okul gazetesini adeta tek başına çıkarmasının yanında bir yandan da edebiyat dergisi çıkarmaya karar veriyor. Carson'un hedefine ulaşmak için yapmayacağı şey yok. Mesela şantaj. Neden olmasın? Kendisine yardım edebilmesi için okulun en popüler çocuklarının bile küçük sırlarını yakalayıp onlara şantaj yapıyor. Bu, tüm okulun kendisinden nefret etmesini sağlasa da. Zafere giden yolda her şey mübahtır!

Carson'u okumak cidden çok eğlenceli. Sürekli birilerine laf sokması, iç sesleri ve insanlara bazen bilerek bazen farkında olmadan yardımcı olması sayfaların su gibi akmasını sağladı. Kitap zaten çok uzun değil. Bir de ritmi tutturunca bir günde bitirdim ben.

"Because a life without meaning, without drive or focus, without dreams or goals, isn’t a life worth living. Like having a great idea, life comes at you fast. It hits you and tries to escape and be expressed in any ways possible. In a way, it’s a lot like…lightning."

Struck By Lightning, bana lise yıllarımdan birkaç anıyı da hatırlattı. Carson'un derslere olan tavrıyla oldukça özdeşleşiyoruz, o kadarını söyleyeyim. Ayrıca kitabın içinde de yer verilen edebiyat dergisinde yayımlanan yazıları sırıta sırıta okudum. Bol çeşnili bir karakter salatasıydı resmen.

Sonuç olarak; kitabı zevkle okudum. Sonunda içim buruk kalsa da yüzümde gülümsemeyle hatırlayacağımı biliyorum. Struck By Lightning'in bir de filmi var. İzninizle şimdi ona uçuş yapıyorum. Filmin senaristi, yapımcısı ve baş rolü yine Chris. Eh, çok bekletmeye gelmez.


Puan: 4





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...