29 Temmuz 2013 Pazartesi

14. ÜKG Blog Turu: Ruhun Ateşi - Rita Hunter


ÜKG'nin 14. Blog Turu'na hoşgeldiniz! Bu kez çok farklı bir tür ve çok farklı bir yazarla karşınızdayız. Kitabımızın türü daha önce hiç turlarımızda incelemediğimiz tarihi aşk/historical romance. Yazarımızın farkı ise Rita Hunter adı altında yazan bir Türk yazarı olması! Ruhun Ateşi, Ateş serisinin ikinci kitabı.


Tur Takvimi:


28.07 - Kitap Esintisi || Kitap Yorumu
28.07 - Yorumbaz || Kitap Yorumu & Alıntılar
29.07 - Kitap Hayvanı'nın Günlüğü || Kitap Yorumu
29.07 - Sevgili Kitap || Kitap Yorumu
30.07 - Kağıt Kız || Ön Okuma
30.07 - Kitab-ı Sevda || Kitap Yorumu & Okuyucu Testi
31.07 - Romancelik || Kitap Yorumu
31.07 - Zimlicous || Yazarla Söyleşi



Tanıtım:

Sophie Langford çileden çıktığında birilerinin hayatı kökten değişecekti...
Sevgi dolu bir ailede büyüyen Sophie'nin huzur, zenginlik ve bolca sıradanlıkla geçen hayatındaki tek renk, seneler önce bir kazada ailesini kaybeden kuzeni Liliana'ydı.
Ailesine katıldığı ilk günden itibaren anne ve babasının sevgisi de dahil ona ait her şey üzerinde sinsice hak iddia eden kuzenini kabullendiğini sanıyordu Sophie. Hatta Liliana baş döndüren güzelliğiyle ilk aşkını elinden aldığında bile bu kabulleniş elini kolunu bağlamıştı, çünkü babasına Liliana'ya asla kızmayacağına ve onu seveceğine dair söz vermişti.
Ancak sabrının da sınırları vardı ve bir gün o sınırlar küçük bir olayla ortadan kalktığında Sophie'nin aklındaki tek şey kuzeninin meydan okuyuşuydu.
"İlgimi hak eden erkeği bulduğumda onu baştan çıkarmayı dene... Tabii becerebilirsen..." demişti kuzeni. Eh madem istediği buydu...
Leighton Kontu Brendan Blackmore... Kibirli, buz gibi ve ulaşılmaz bir soyluydu. İnsanda merak, heyecan ve nefret uyandıran onca meziyete sahip bu adamın ilgisini çekmek göründüğünden çok daha zordu. Üstelik o ve Liliana birbirlerinden fazlasıyla hoşlanıyorlardı. Ancak Sophie kararlılığının önüne hiçbir kuvvetin çıkmasına izin veremezdi, çünkü Liliana başına gelecekleri çoktan hak etmişti. Üstelik Brendan Blackmore'u her gördüğünde hissettiği kalp çarpıntısı ve umutsuz arzu başka hiçbir teşvike yer bırakmayacak kadar güçlü ama bir o kadar da ürkütücüydü.
Sophie'ye göre Brendan'a dokunmak buzla yanmaktı ve Sophie yanmak istiyordu.
İkisini bir araya getiren skandal, onları artık geri dönüşü olmayan bir yola soktuğunda Sophie ya pes edecek ya da imkânsız gibi görünse de mutluluk için sonuna kadar direnecekti.



Yorum: 

Her şeyden önce kapak tasarımını çok beğendiğimi belirterek söze başlamak istiyorum. Renkleriyle, temasıyla olsun çok beğendim. Kitaba da oldukça uygun. Bunu söyledikten sonra iyi bir tarihi aşk romanı okuyucusu olmadığımı belirtme gereği duyuyorum. Okumuşluğum var ancak kitap seçimimdeki birinci tercihim değildir kesinlikle. Bunun nedeni de ne tarihsel kurguları sevmemem ne de başka bir şeydir. Tamamen bu tür kitaplardaki karakterlerin tutumundan kaynaklı bir durum. Yoksa bana alttan alttan eski dönemler hakkında bilgi veren kitaplardan aşırı hoşlanıyorum.

Ruhun Ateşi'nin Ateş serisinin ikinci kitabı olduğunu söylemiştim. Türün takipçileri bilirler, tarihi aşk serilerinde birinci kitabı okumadım, bir şey kaçırdım gibi bir şey olmaz genelde. Her kitapta birbiriyle bağlantılı ancak ayrı karakterler işlendiği için Ruhun Ateşi'nden önce ilk kitap Aşkın Ateşi'ni okumak zorunda değilsiniz yani.

Sophie Langford, çok küçük yaşta ailesini kaybettiği için yanlarına taşınan kuzeni Liliana için elinden geleni yapmış bir genç kız. Liliana kendisini dışlanmış hissetmesin diye en sevdiği tokadan tutun da ilk aşkına kadar bir sürü şeyden fedakârlık etmiş. Aslında biraz da Liliana istediklerini Sophie'nin elinden zorla almış. Herkese karşı saygılı bir hanımefendi gibi görünürken, Sophie'ye geldiğinde tam bir cadıya dönüşen Liliana kuzeninin sabır sınırlarını zorlamakta kararlı.

İki genç kız arasındaki kavga gün geçtikçe alevlenirken, birgün Liliana'nın Sophie'nin ilk aşkını güzelliği ve cazibesiyle elinden almasıyla Sophie için son damla bardağa karışmış oluyor. O günden sonra şımarık Liliana'nın evlenebileceğini düşüneceği, kendisine uygun göreceği ve gerçekten ilgisini çeken bir erkek bulunca o erkeği baştan çıkarıp kuzeninden intikam almayı kafasına koyuyor Sophie.

Lily'nin ilgileneceği erkeğin Leighton Konto Brendan Blackmore çıkması elbette Sophie'nin suçu değil. Hattâ bu adamın Sophie'yi her gördüğü yerde ezmesi, aşağılaması ve ona bir gram ilgi duymaması da onun suçu değil. Hepsi bir tesadüften ibaret. Tabii Sophie çaresiz bir anında, birilerinin onları yakalayacağını bile bile, Brendan'ın dudaklarına yapışınca biraz suçlu olmuş sayılıyor. Sophie'nin baştan çıkarma planları sandığından da başarısız. Ona göre bunun nedeni kuzeni Lily kadar güzel ya da cadı olmaması.

Ancak olan oluyor ve ikinci skandalla beraber Brendan'ın seçtiği Liliana değil Sophie olmuş oluyor. Şimdi Sophie kendisini zerre kadar umursamayan bir erkekle evlenmek zorunda. Üstelik kuzenin öfkesinin asla dinmeyeceğini, intikam aşkıyla yanıp tutuştuğunu çok iyi biliyor. Anlayacağınız Sophie'nin yaşadıkları henüz yaşayacaklarının yanında bir hiç kalıyor.

Tarihi aşk kitaplarındaki genelde birbirlerine benzer karakterlerden çok da hoşlanmadığımı yazının başında çıtlatmıştım. Ruhun Ateşi'nde de aynı şey oldu. Şöyle ki, erkek karakter her zaman yakışıklı, kaslı, zengin ve elbette odunken kadın karakter aşkını yüreğinin en dibinde hisseden, hassas ve saf oluyor. Brendan odunluk sınırlarını ciddi anlamda zorluyor. Öyle ki ben bu kadar inatçı bir karakter görmedim. Bir rahat vermedi kıza. Sophie ise arka kapağı okuduktan sonra yeşeren kurnaz, cazibeli kız umutlarımı biraz ezip geçerek son derece saf bir karakter olarak karşıma çıktı. Evet, ben böyle oyunlu kitaplardan daha çok hoşlanıyorum. Özellikle romans okurken karakterlerden birinin diğerini elde etmek için bol bol ter dökmesi hoşuma gidiyor. Lilian'ın ise tam dayaklık  olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Bunun dışında kitap rahat okunuyor. Genel olarak sevdim ancak karakterlerle sıkıntım olduğu için kurgunun o kadar içine giremedim. Ayrıca tarihi aşkın favori türlerimden biri olmadığını bir kere daha anladım. Tamamen kişisel tercih meselesi. Yazarın Türk olması beni etkileyen kısımlardan. Böyle, tamamen kendi kültüründen farklı bir kültürü anlatan, detaylı bir roman yazdığı için tebrik etmek lazım Rita Hunter lakaplı Zeynep Avcı Ataş'ı. Bu kadar hayranı olmasının nedenini çok iyi anlayabiliyorum.

Puan: 3


Çekiliş:

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...