6 Aralık 2012 Perşembe

Kitap Yorumu: Karanlık Sular - Fiona Paul


Tamam, itiraf ediyorum; ilk başta bu kitabı fantastik sanmıştım. Bu yüzden kitabın son 100 sayfasına kadar oradan buradan bir hayalet çıksın ya da biri paranormal bir şey yapsın diye bekledim. (Hep senin yüzünden Goodreads!) Neyse ki bu beklentim kitabı gölgelemeye yetmedi. Karanlık Sular, son sayfasına kadar kendini okutmayı başarabildi.

Karanlık Sular, Rönesans döneminde, dünyanın en çekici şehirlerinden Venedik'te geçiyor. Baş karakterimiz Cassandra Caravello iyi bir soydan geliyor. Anne ve babası vefat etmiş, bu yüzden teyzesi Agnese ile beraber eski malikânelerinde yaşıyor. Kitabın başında Cass, en yakın arkadaşlarından Liviana'nın cenazesinde çıkıyor karşımıza. Cenazede hem anne ve babasının ölümünü hatırlayan hem de Liviana için üzülen Cass, biraz olsun rahatlamak için dışarı çıkıyor. Ve herhalde o dönemde yaşayan her kadının rüyalarını süsleyen ressam gençlerden birkaçıyla karşı karşıya geliyor. Ressamlardan bir tanesi -kahverengi saçlı, mavi gözlü, çarpık gülüşlü olanı- Cass'e çarparak kızı yere deviriyor.

Cass'in hayatı asıl cenazenin olduğu günün gecesinde değişmeye başlıyor. Agnese teyzesinin evinde odasına çekilmişken, yakındaki mezarlıktan gelen tuhaf sesler yüzünden huzursuz oluyor. Liviana'nın de gömüldüğü mezarlık orası; bu yüzden Cass içgüdülerine uyup mezarlığa gidiyor. İlk önce arkadaşının mezarında göğsünde kanlı bir X işareti olan başka bir kadının yattığını görüyor. Ardından da cenazeden sonra çarpıştığı ressam çocukla karşılaşıyor. Yani Falco'yla.



Kitap boyunca X işaretli kadın cinayetlerine yenileri ekleniyor. Cass ve Falco ise bu cinayetlerin faillerini tek başlarına araştırmaya çalışıyorlar. Tabii bu araştırmalar sırasında başlarının belaya girmemesi imkansız. Ayrıca  Cass için bir tehlike daha var ki, adı Falco. Fransa'da okuyan çocukluk arkadaşı Luca'yla nişanlı olan Cass Falco'yla zaman geçirdikçe kesinlikle statüleri uyuşmayan bu serseri kılıklı ressama tutuluyor.

Karanlık Sular, gizemlerle dolu bir kitap. Ama bunun yanında Rönesans döneminde geçmesi kitaba ayrı bir hava katmış. Büyük bir tarihi roman fanı değilimdir, ama okudum mu da beni içine çeksin, o dönemle ilgili bir şeyler öğretsin isterim. Karanlık Sular öyle çok şey öğretmedi o dönem İtalya'sı hakkında. Yine de ufak detaylar yok değildi. Hem İtalyanca kelimeler de mevcut kitapta. Şiddetle öğrenmek istediğim dili az da olsa okumak bana içten içe mutluluk verdi açıkçası.

Ayrıca her bölümün başında bir alıntısına yer verilen Sonsuz Gül Kitabı var ki o kitabın ne olduğunu daha doğrusu aynı adlı tarikatın varlığını kitabın sonlarına doğru öğreniyoruz. Ancak bu bilgi o kadar merak verici olmasına rağmen ikinci kitaba saklanmış olmalı ki yetersiz kalıyor. Bu yüzden serinin ikinci kitabı Belladonna'nın çıkmasını beklemeye başladım bile.

Katil, adaylarımdan biri çıkmasına rağmen Karanlık Sular son derece eğlenceli bir okuma sağladı bana. Kitabın çevirisi ve baskısı mükemmele yakın. Kapak görseline ise hayran olmamak elde değil.

Kısacası, Karanlık Sular, farklı mekânları, eğlenceli karakterleri, başarılı kurgusuyla sevdiğim kitaplar arasına girdi. Söylemeden geçmeyeyim; kitabı bitirdiğinizde Venedik'e gitmek için bahaneler uydurmaya başlayacaksınız.

Puan: 4



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...