Aslında kitabı o kadar da sevmedim. Bitirdikten sonra şöyle bir bakıp, "Neden 3 verdim ki şimdi buna? 2'yi hak ediyordu hani." demiştim. Ama vermiş bulundum bir kere. Hem sıkılmadım da. O yüzden o 1 puanı sıkmamasının hatrına veriyorum. Yoksa öyle aman aman bir kitap değil.
"Neden bu yargıya vardın şimdi?" diye soracak olursanız, bir kere hem kız (Ne kızı, kadın işte! Kaç yaşına gelmiş kadın.) çok saf. İlk başlarda inatçı çıktı, ağzının payını verecek adama diye düşünüp sevinirken, bir baktım aslında hiç de öyle değilmiş. Adam desen çok değişken ruhlu. Tek bir şey, hem de kıza hak verdiği bir şey, için Marie'ye yapmadığını bırakmadı. Bir iyi yönünü gösterdi bir kötü. Ama bu dengesizlik aşamasına geldi artık. Yok ama, Horse yine okunuyordu bir nevi, beni asıl sinir eden kadındı.
Dağınık bir yorum olma yolunda hızla ilerliyor bu yazı. En başa döneyim en iyisi. Kitabı okumamı sağlayan şey, Goodreads'de gördüğüm şu yorumdu. Sonra Romancekolik, Kitap Esintisi ve Kağıt Kız'la gaza gelip okumaya karar verdik. Aynı anda başladık ve ilk önce ben bitirdim. (Kötü adam kahkahası.) Hakikaten hızlı okunan bir kitap. Ya da eskisine göre yavaş olduğunu düşündüğüm okuma hızımı geri getirdiği için ben öyle düşünüyorum. Zaten sevmemin bir sebebi de bu.
Reaper's Property'nin baş kahramanları bir motosiklet çetesine mensup, iri mi iri, belalı tipli bir adam. Adı Horse. Evet, adamın adı Horse. Yani "at". Neden bu adla anıldığını tahmin edersiniz. Reapers MC de motosiklet çetesinin adı oluyor. Kadın kahraman Marie ise, erkek kardeşi yüzünden onunla ve diğer Reaperlarla tanışıyor. Son derece sıradan bir hayata sahip aslında. Okulda tanıştığı ve büyük aşkı sandığı adamla henüz üniversitedeyken evlenmiş, ardından ne kadar büyük bir hata yaptığını geç de olsa fark etmiş. Adamın onu dövdüğü düşünülürse çok çok geç fark etmiş ya, neyse. Marie, boşanma sürecindeyken erkek kardeşinin evine yerleşip, orada yaşamaya başlıyor. Ancak erkek kardeşi Jeff de öyle normal bir insan değil. Badasslikleriyle ün salmış Reaperlarla iş yapıyor.
Kitap, Horse ve diğer Reapers üyeleri Jeff'in başına bir silah doğrultmuşken başlıyor. Marie dışarıdan gelip, onları tam bu durumda görüyor. Ardından kitap geçmişe dönüyor ve Marie'nin Horse ve diğerleriyle ilk tanışmasını anlatmaya başlıyor. Bu bir şimdiki zaman, bir gelecek olayı kitabın yaklaşık yarısına kadar sürüyor. Böylece Jeff'in ve dolayısıyla Marie'nin Reaperlarla nasıl bu hale geldiği yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor.
Horse, alfa erkek sevenlerin seveceği tipten bir adam. Adam dev gibi, motosiklet -hem de Harley- sürüyor, bir motosiklet çetesinin saygın bir üyesi, sahiplenici. Böyle devam ediyor. Marie ise tam onun aradığı tipte bir kadındı bence. Başta azıcık isyankâr görünmesine rağmen ona çabucak teslim oluyor. Bundan sonra içeriğini fazla anlatmayacağım. Bir şekilde Marie'nin Horse ile birlikte olmak zorunda kaldığını, bundan da içten içe zevk aldığını bilin yeter.
Dediğim gibi, kitabı çabuk okumam Reaper's Property'e bir artı kazandırdı. Motosiklet kulübünün içindeki kurallar ve âdetler bazen rahatsız edici olsa da ilginç. Kitapta bol bol tutku var elbette. Ama aşkı hissetmeniz o kadar kolay olmayabilir. Yine de eğlenceli bir okuma sunuyor. Birkaç yerde güldürdü hattâ. Erotic romance sevenlerin, özellikle Horse'u merak edenlerin okumak isteyeceğini düşünüyorum. Benim için orta karar bir kitaptı.
Puan: 3
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder