18 Ekim 2012 Perşembe

Kitap Yorumu: Altın Pusula / Kuzey Işıkları - Philip Pullman


Öncelikle söyleyeyim ki; ben de bu serinin adını Altın Pusula diye biliyordum. Pek çok kişinin bildiğini sandığı gibi. Ama neymiş; öyle değilmiş efendim. Serinin adı "Karanlık Cevher Dizisi"ymiş. Ancak ilk kitabın adı Kuzey Işıkları imiş. Yalnızca Kuzey Amerika'da Altın Pusula adıyla basıldı ve filme bu isimle çekildi diye Altın Pusula sanıyoruz seriyi toptan. En azından ben öyle sanıyordum. Sizi töhmet altında bırakmayayım şimdi. Film dedim de; Altın Pusula'nın filmleştirilmiş versiyonunu yıllar önce izlemiştim fakat okurken fark ettim ki, bir gram bile hatırlamıyormuşum. Hatırladıklarım, sarışın küçük bir kız, zırh giymiş bir kutup ayısı ve (elbette) bir altın pusuladan ibaretti. Kitabı okurken bu yüzden hiç bilmediğim bir seriyi okuyormuşum gibi bir his uyandırdı bende, ve bu hoşuma gitti.

Şimdi, yorumda Altın Pusula'yı mı yoksa Kuzey Işıkları'nı mı kullansam karar veremiyorum. Sanırım Kuzey Işıkları'nı kullanacağım; çünkü bu ismi kitaba daha bir uygun buldum. Peki, başlıyorum o zaman: Bir fantastik tutkunu olarak yeni çıkan ve son dönemlerde yazılan bu türdeki kitapların yanında, bilinen ve belli bir prestij kazanmış kitapları da okumaya çalışıyorum. İşe, Hobbit ve Tehlikeli Diyardan Öyküler'le başladım, sonra Neil Gaiman'ı keşfettim. Şimdi ise yoluma Karanlık Cevher Dizisi'yle devam ediyorum. Ve kimilerinin "çocuk kitabı" olarak nitelendirdiği (ki bence bu çok yanlış bir tabir) bu türü ne kadar sevdiğimi okudukça fark etme imkânı buluyorum. Kuzey Işıkları da bu tür kitaplardan biri. Aslında yetişkinleri hedef alarak yazmış Philip Pullman seriyi. Fakat çocuklar tarafından da çokça benimsenmiş. Yine de o hedefin kokusunu alıyorsunuz kitap boyunca. Bence çok küçük çocuklara okutulurken dikkatli seçilmeli bu yüzden.



Lyra, Oxford'daki Jordan Akademisi'nde yaşayan küçük bir kız yalnızca. Tek yaptığı cini Pantalaimon ve pek çok uşak çocuğu ile birlikte ortalıkta gezip, yaramazlıklar yapmak. Adeta yerinde duramayan, onunla bununla didişen, öksüz bir kız çocuğundan bahsediyorum. Jordan'ın hem baş belası hem de neşesi. Lyra'nın dünyası, amcası Lord Asriel'in geldiği geceyle kökten bir değişime uğruyor. Amcası, Jordan Akademisi'nin Başkan'ına ve oradaki Âlimlere çok önemli bir sırrı anlatırken, şans eseri, konuşmanın geçtiği odada bir dolabın içinde kısılı kalıyor. O ve cini Pantalaimon, birkaç korkunç gerçekle beraber daha önce hiç duymadıkları Toz hakkında bir şeyler öğreniyorlar. Bu Toz çok garip bir şey, biz de ancak kitabın sonlarına doğru kafamızda şekillendirmeyi başarıyoruz zaten.

Bir de Hamhumlar var. Bu onlara çocukların, kendileri gibi olanları yediklerini düşündükleri için onlara taktıkları isim. Bu konuda çevirmeni tebrik etmek lâzım. Hamhumların orijinali her ne ise çok güzel uyarlanmış. Konu açılmışken söyleyeyim, kitabın çevirisi hakikaten çok başarılı. Bir yerde de "hah, burası başka olsaymış" demedim. İthaki'ye bu konuda güvenim tamdır; ama yine de ayrıca tebrik ediyorum kendilerini. Neyse, Hamhumların Oxford'da görüldüğü söylentileri dolaşıyor. Bizim cesur Lyra'nın gözü korkmuş vaziyette çünkü şehirdeki "çingan" çocuklardan biri ortadan kaybolmuş. En yakın arkadaşı, mutfak uşağı Roger'ın kaçırılmasıyla Lyra, Hamhumlar'ın izini sürmeye karar veriyor. Ancak önüne bir engel çıkıyor elbette: Mrs. Coulter.

Lyra'nın arkadaşını bulmak için çıktığı yolculuk çok daha farklı bir yere sürükleniyor. Ve daha önce aklına gelmeyen şeyleri keşfetmesine yardımcı oluyor. Pek çok tehlikeyle burun buruna gelen Lyra, çinganlarla seyahat ediyor, amcasının bahsettiği Kuzey'e doğru yolculuk ediyor ve Hamhumların gerçek yüzünü öğreniyor. Burada cinleri biraz daha açmakta fayda var. Kuzey Işıkları'nda cinler, insanların onlar doğduklarından beri yanlarında olan ve ait olduğu insana her şekilde bağlı yaratıklar. Philip Pullman, onların aidiyet duygusunu çok iyi açıklamış. Özellikle bir yerde, cinleri öyle bir anlatmış ki neredeyse "Ee, hani beni cinim?" diyecektim. O kadar inandırıcıydı.

Az kaldı "aletiyometre"yi unutuyordum! Kitapta geçmeyen ancak bilinen adıyla Altın Pusula o. Okumayı bildiğiniz takdirde, size gerçekleri anlatan bir tür alet. Lyra'ya Jordan Başkan'ı tarafından veriliyor.

Kuzey Işıkları'nı çok beğendim. Sizi hikâyeden hiç koparmayan, aksine iyice içine hapseden bir kurguya sahip. Küçük cüssesine rağmen, cesareti ve yüce gönüllüğüyle Lyra'ya hayran kaldım! Cin kavramanı, dediğim gibi, hemen benimsedim. Çinganları sevdim. Bir de ayılarımız var ki sormayın gitsin. Hele ki İorek Byrnison...

Her yaştan okuyucuya uygun, harika bir kitap Kuzey Işıkları. "Ben filmini izledim" deyip geçiştirmeyin sakın!

Puan: 5


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...