Bu kitabı çok uzun zamandır bekliyordum. Çıkacağımı bilmediğim zamanlarda bile bekliyordum. Cole, The Wolves of Mercy Falls serisinde en sevdiğim karakterlerden biri olmuştur hep. Hem gizemli hem eğlenceli kişiliğiyle ve Cole St. Clair'a özgü karizmasıyla her zaman gerçek hikâyesini okuma isteğimi tetiklemiştir.
İşte Sinner, Cole'un kitabı. Daha doğrusu Cole ve Isabel'in. Kitap, her ikisinin bakış açılarıyla anlatılıyor. İlk başta hem Cole'u okuyacağım hem de Sam ve Grace hakkında ufacık da olsa bir bilgi alabileceğim için heyecanlıydım. O ufacık bilgi gerçekten de "ufacık" kaldı. Maggie kitabı tamamen Cole ve Isabel'e adarken, sonlarından bihaber olduğumuz ilk göz ağrılarımız Sam ve Grace'den mahrum bırakmış bizi. Yalnızca bir yerde Grace'le telefonda konuşuyor Cole. Onun dışında üniversiteye gidiyor olduklarını, durumlarının iyi olduğunu ve birlikte mutlu olduklarını bilmenin bize yeteceğini düşünmüş herhalde Maggie. Eh, bir nevi yetiyor da. Cole ve Isabel çiftini okurken unutuyorsunuz hepsini.
Sinner, tıpkı serinin diğer kitapları gibi kurtadam faktörünün yanında oldukça gerçekçi bir kitap. Hatta Cole dönüşümünü kontrol edebildiği için kurda dönüşme sahnesi oldukça az. Ama pek eksikliğini hissetmedim. Dediğim gibi çiftimizin gel-gitleri, Cole'un rock star hayatı derken aklınıza bile gelmiyor.
Sinner, Forever'dan sonraki zaman dilimini kapsıyor. Bu kez mekanımız ise Minnesota değil. Los Angeles. Giriş cümlesi bile "I am a werewolf in L.A." Evet, Cole uzun zaman sonra bir zamanlar eski grubu NARKOTIKA'nın turu için geldiği L.A.'e geri dönüyor. Ama ne için? Elbette Isabel için!
Isabel Culpaper, talihsizliğin peşini bırakmadığı kız, annesi ile beraber kaldığı L.A.'de hem çalışıyor hem de üniversite okuyor. Tek hedefi doktor olmak. Bir de yaşadığı her şeyi unutabilmek. Erkek kardeşi Jack'in dönüştüğü kurttan kurtulmak için ölüşünü, evinde çıplak bir genç adamın belirip kendisini öldürmesine yardım etmesi için yalvarışını, o genç adama aşık olduğu gerçeğini, ailesinin parçalanışını... Anlayacağınız Isabel'in her gün düşünmek zorunda olduğu çok şey var. Ama o her şeye rağmen gerçekte olduğu kız olmaya devam ediyor. Cole'u ona çeken en önemli şey de bu galiba.
Cole ise Isabel için geldiği bu şehirde eski kimliğinden parçalar buluyor yavaş yavaş. İlk olarak Linger'da tanışmıştık Cole ile. Eski halinden kurtulmak için ölmeyi göze alan bir çocuktu. Aynı zamanda bir müzik ve bilim dehasıydı. Sinner'da ise onu Mercy Falls'a bir kurt olarak gitmeye iten şeyleri görüyoruz. Cole, NARKOTIKA'yı tekrar toplayıp müziğini tekrar yapmaya koyuluyor.
“I can't change the way I'm made. I'm a performer, a singer, a werewolf, a sinner.”
Cole ile beraber rock starlarının hayatlarına da ufak bir dalış yapıyoruz. Onu BBG misali sürekli takip eden Baby North isimli bir programcı var mesela. Hem sinir bozucu hem komik. Bunların üzerine Cole'un kendine has cevapları eklenince kitap oldukça eğlenceli hale geliyor. Zaten Maggie'nin tarzını çok seven biri olarak o tadı yeniden yakalayabilmek beni zevkten dört köşe etti anlayacağınız.
Sinner'ın oldukça gerçekçi bir kitap olduğunu söylemiştim. Isabel'in sorunları, Cole'un ardı arkası gelmez problemleri var elbette. Bunun yanında Isabel'in kuzeni Sophie gibi gerçekçi karakterler de eklenmiş. Yine kendimden parçalar buldum, hüzünlendim, Cole/Isabel diyaloglarında bol bol sırıttım. Unutmadan Maggie'nin orijinal şarkı sözlerini bu kez Cole için yazdığını da belirteyim.
Bu serinin kurtadamları bu kadar gerçekçi işleyişi hem hoşuma gidiyor hem de biraz üzüyor beni. Çünkü kurtadamları severim. Ancak Maggie onları her zaman insanın kişiliğinden ödün vermesine yol açan canavarlar olarak betimliyor. Haksız da değil. Öyle bir canavar ki insanın şuursuzca bedeninden sıyrılıp vahşi kimliğiyle çevresindekilere zarar vermesine yol açıyor. Isabel de bu yüzden Cole'dan olabildiğince uzak durmaya çalışıyor galiba. (Erkek kardeşinin bu yüzden öldüğü gerçeğini bir yana bırakırsak) Peki, başarılı oluyor mu? Elbette hayır.
“Why did you even come here, Cole?”
I touched her chin. This place, this beautiful place, this girl, this beautiful girl, this music, this life. “I came here for you.”
Cole ile Isabel arasındaki elektriği zaten çok severdim, Sinner ile beraber ne kadar haklı olduğumu anladım. Görmüyoruz belki ama yan yana oldukları her an aralarındaki çekimi hissettiriyorlar. Birbirlerine deliler gibi âşıklar fakat ne kendilerine ne de birbirlerine itiraf edebiliyorlar.
Sinner diğer Mercy Falls kitaplarından farklıydı doğal olarak. Ne var ki bu tarzı da bir hayli sevdim. Devamı olsa hemen okumaya başlardım. Ancak ne yazık ki Maggie bu kitabı bile bir sürpriz yazarak ve biz hayranlarına adayarak yazdı. Yani yeni bir Mercy Falls kitabı gelmesi ihtimali biraz düşük. Özellikle Sam ve Grace'in hikâyelerinin sona erdiğini söylemişti yazarımız.
Her Stiefvater kitabında olduğu gibi bu yorumu da Maggieciğimin kendi elinden çıkma trailer ile bitiriyorum. Bu kadar yetenekli olma be kadın! (Bilmeyenler için: Çizimler, animasyon, müzik tamamen Maggie Stiefvater'a ait.)
Puan: 5
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder