30 Temmuz 2012 Pazartesi

Kitap Yorumu: Insurgent - Veronica Roth




InsurgentDivergent serisinin ikinci kitabı. Serinin ilk kitabı Divergent'in yorumuna buradan ulaşabilirsiniz.

Divergent'in Türkçe yayın haklarını Artemis Yayınları'nın aldığını belirtmiştim. Birkaç gün önce yayınevi Divergent - yeni adıyla Uyumsuz - in kapak resmini de yayınladı. Bu da demek oluyor ki pek yakında Divergent'in Türkçe edisyonuna kavuşabileceğiz. Tabii isim seçimleri bana göre içeriğe pek uygun değil ama bu konuda ne de olsa biz okuyucuların lafı geçmiyor.

Gelelim Insurgent'e. Aradan çok zaman geçmeden bunu da aradan çıkarayım diye düşünürken, kitap öyle bir yerde bitti ki ister istemez "keşke biraz daha bekleseydim" dedim. Bu kötü anlamda değil elbette. Kitap cidden çok güzeldi. Yine aksiyonu ve duygusallığı boldu. Veronica Roth, size istediğiniz her şeyi veriyor.

"Come on, Insurgent," he says with a wink.
"What?" I say. I take his arm and slide down the side of the truck.
He opens the bag he was sitting with. It is full of blue clothes. He sorts through them, tossing garments to Christina and me. I get a bright blue T-shirt and a pair of blue jeans.
"Insurgent," he says. "Noun. A person who acts in opposition to the established authority, who is not necessarily regarded as a belligerent."



Lâkin açıkça söylemek gerekirse ilk kitabı daha çok beğenmiştim. Evet, Insurgent de tıpkı Divergent gibi kendini sıkmadan okutturuyor fakat ilk kitap olmasının etkisinden olsa gerek yine de onun önüne geçemiyor. Eh, bir de Tris'in yaptığı bir şey var ki canımı oldukça sıktı. Ne olduğunu söyleyip de spoiler vermemek için bu kısmı içime atıyorum.

Divergent'te Erudite'in saldırısından sağ kurtulan kahramanlarımızı Insurgent'te Amity merkezine sığınmış bir şekilde buluyoruz. Tris ve Four, Peter ve Marcus ile beraber hayatta kalıp soluk alabilecekleri tek yer olarak gördükleri bu merkezde dinlenmeye çalışıyorlar. Ama ne yazık ki bela hiçbir zaman peşlerini bırakmıyor. Amity'în barışçı politikası onlara pek de uygun değil. Çünkü Tris ve diğer Amity'e sığınmış diğer Dauntless'ın tek isteği insanları Erudite 'den kurtarmak. Bunun için savaş gerektiği konusunda hepsi de hemfikirler.

Bunun yanında bir de "factionless" yani hiçbir gruba dahil olamamış, ya da olmak istememiş, kişilerle de tanışıyoruz. İlk kitapta sadece bahsi geçen "factionless"ları Insurgent'te çok iyi bir şekilde tanıma fırsatı buluyoruz. Üstelik maziden birkaç arkadaş ve - Four'un annesi gibi - sürpriz birkaç kişiyle de bir araya geliyoruz.

Kitapta yine neredeyse her "faction" yani grubu gezme fırsatı buluyoruz. Amity'den, Candor'a, oradan Abnegation'a kadar...

Insurgent'te daha çok Tris'in kararlarının üzerinde durulmuş. Bir de geçmişin getirdikleri üzerine eklenince karakterimiz için her şeyin içinden çıkılmaz bir hal alması kaçınılmaz.

"People, I have discovered, are layers and layers of secrets. You believe you know them, that you understand them, but their motives are always hidden from you, buried in their own hearts. You will never know them, but sometimes you decide to trust them."

Kısacası, Insurgent Divergent'in geleneğini bozmuyor ve aksiyonu bol tutmayı yine başarıyor. 

Üç kitap olacağı belirtilen serinin son kitabında ne olacağı benim için çılgın bir merak konusu artık. Heyecanla beklediğimi belirtiyor ve "okunmaya değer" bir seri olduğunu bir kez daha belirtiyorum. 

Puan: 4





4 yorum :

  1. Kitabın Türkçe çevirisinin çıkmasını bekliyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk kitabın çıkmasına az kaldı sanırım. Ben de okuduğunda yapacağın yorumu bekliyor olacağım. :)

      Sil
  2. Mailine bakabilir misin Darkshadow? :D

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...