The Scorch Trials, The Maze Runner (Labirent: Ölümcül Kaçış) serisinin ikinci kitabı olup, Labirent: Alev Deneyleri adıyla Pegasus Yayınları’ndan Türkçe olarak yayımlanmıştır. Kitabı İngilizce olarak okuduğum için orijinal adını kullanmayı tercih ettim. Ayrıca seriyi yine orijinal dilinde takip ettiğim için bazı terimlerin Türkçe çevirisindeki karşılıklarını bilmiyor olabilirim. Karışıklık olmaması için başlangıçta böylece belirtme gereği duydum.
The Maze Runner’ı okuyalı bir yıl geçti. Belki de daha fazla. Ancak filmini izleyeli ancak birkaç ay oldu. Aslında unuttuğuma emindim kitapla ilgili birçok şeyi, fakat film imdadıma koşunca ikinci kitabı okumanın zamanın geldiğini anladım.
Büyük bir heyecanla başlamıştım The Scorch Trials’a. Ne olacaktı? WICKED daha neler yapacaktı? Sevdiğim karakterlere bir şey olacak mıydı? Böyle düşüne düşüne kendimi kitabın içinde buldum. Heyecanımı körükleyici bir başlangıç da yaptı. Her şey yine gizemliydi, olaylar yine dur durak bilmiyordu. Ama sonra okul dolayısıyla araya başka ödevler, kitaplar sokmak durumunda kaldım. Otobüste gelip giderken okurum dedim ama hep ayakta tıkış tıkış kaldım. Oturduğumda da gözümü açamayacak durumda oldum. Böyle bir sürü sebepten dolayı kitabı bayağı ertelemek durumunda kaldım. Bu da benim kitaba olan bağlılığımı ve ona duyduğum heyecanı etkiledi dolayısıyla.
Yazının bundan sonrası azıcık ucundan spoiler niteliği taşıyabilir!
The Scorch Trials’ın aslında isminden anlıyoruz Thomas ve diğer Gladerlar’ın WICKED’la işinin bitmediğini. İlk kitabın sonunda deneylerin bittiğini ve güvenli bir yere gönderileceklerini söylemişlerdi ama kim inanır? WICKED bu. Kitabın başında söz verdikleri gibi odaları, duşu, yemekleri olan bir sığınağa götürülüyorlar. Her şeyin değişmesi çok zaman almıyor tabii. Çok geçmeden aç ve bitap hâlde o sığınağa tıkılmış olduklarını anlıyorlar. Üstelik Teresa da ortalıkta yok. Ve hattâ her bir Glader’ı adeta etiketleyen dövmeler var ortada. Sanki birileri onlara oldukları şeyi değil de yapmaları gereken şeyi anlatıyor.
Sığınıkta bir de yeni karakterle karşılaşıyoruz: Aris. Tıpkı onlarınki gibi bir labirent daha olduğunu öğreniyoruz. Ve onların grubu da tamamen kızlardan oluşuyor. Dolayısıyla Grup B’nin Teresa’sı Aris oluyor. Peki, Thomasları mı? Duymak bile istemezsiniz.
İçinde bulundukları yeni deney hakkında bilgilendirildikten sonra Scorch’a, yani eskiden bir şehir olan çölleşmiş yere salınıyor bizimkiler. Ve böylece bin bir tehlikenin kol gezdiği yeni bir ortamın içinde buluyorlar kendilerini.
The Scorch Trials’la ilgili söylemek istediğim başlıca şeyler var. Bunlardan ilki James Dashner’ın bayağı bayağı acımasız olduğu. Ve yarattığı durumları kafamda canlandırmakta bazen zorlanıyorum. Adamın kafasının nasıl çalıştığını bir türlü anlayamadım. İkincisi ise kitapta aradığım şeylerin cevabını bulamamamın beni üzdüğü. The Maze Runner’ı kapattığımda elimde zaten bin ton sır vardı. İkinci kitapta en azından bunlardan birkaçının yanıtını alırım diyordum ki, başka sorular çıktı ortaya. Mesela Brenda. Ya da diğer her şey. Bu demek oluyor ki her şeyin cevabını son kitapta verecek. Açıkçası bu durum bende, her şey oldu bittiye gelecek izlenimi uyandırıyor. Kesin bir şeyler havada kalacak. Tek bir kitapta bunların hepsini açıklaması biraz zor zira.
Kitapta beni üzen bir diğer unsur ise çok sevdiğim Minho ve Newt’in az gözükmesi. Onun aksine seriye başladığımdan beri sevmediğim Teresa’nın, ortada olmasa bile, ön planda olması. Ortamda Minho ve Newt olunca diyaloglar çok eğlenceli bir hâl alıyor. Gladerlar arasındaki saçma sapan muhabbetlere bayılıyorum ben. Lâkin The Scorch Trials’da Thomas neredeyse hep onlardan ayrı düştü. Bir de kitap boyunca Thomas’ın herkese, benim de Thomas’a olan güvenim sorgulandı durdu. Sonuç olarak kimseye güvenilmez bu seride. Herkes her an şaşırtabilir. Bu, kurgu açısından olumlu bir özellik olsa da, karakterlere bağlılık açısından birazcık olumsuz.
Tüm bunlardan ötürü çok iyi duygular besleyemedim kitaba. Yine de beni fazlasıyla heyecanlandırdığı yerler oldu. Son kitap için beklentileri çok artırdı, bu da benim için hayal kırıklığına uğrayacağım demek oluyor. Tecrübe konuşuyor burada.
Puan: 3
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder