21 Şubat 2011 Pazartesi

Kitap Yorumu: Siyah - Ted Dekker


 Yeşil'den sonra şimdi de Siyah'la karşınızdayım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Yeşil'in kafa karışıklığı, anlamak için harcanan çabalar bu kitapta yok. Siyah Çember serisinin ilk kitabı ve seriye iyice ısınmamı sağladı. Eğer seriye nereden başlasam diye düşünüyorsanız kesinlikle Siyah derim. Yeşil'i üç kitap da bittikten sonra okuyun. Yavaş yavaş genel yoruma geçeyim ama önce tanıtım:

İki dünyanın kaderi de bir adamın ellerinde…

Dünyadaki en güçlü adam olmayı düşleyen multimilyarder Valborg Svensson, bunu şiddetle arzulamaktadır. Amacına ulaşabilmek için özel bir aşı haricinde hiçbir şekilde kurtuluşu olmayan bir virüs yaratır. Bu virüs, 3 hafta içerisinde bulaşan kişiyi öldürecektir ve Valborg, bu silahı ona boyun eğmeyen her millet üzerinde kullanmaya hazırdır… Valborg’a boyun eğenler içinse durum elbette farklı olacaktır.
Thomas Hunter ise Valborg’un küresel terörizm planlarını öğrenir ve bu aşının kontrolünü ele geçirmeye çalışırken başı derde girer. Hunter, ıssız ara sokaklarda suikastçılardan ucu ucuna kaçarak, bir binanın çatısına sığınır. Sonra gecenin içinden çıkan sessiz bir kurşun kafasına isabet eder… Ve dünyası kararır.
Karanlığın içinden, kötülüğün kol gezdiği başka bir dünyaya ait şaşırtıcı bir gerçeklik çıkar: Thomas Hunter’ın güzel bir kadına âşık olduğu bir dünya... Ancak uzanıp da kafasındaki kana dokunduğunda, rüyasında bir ara sokakta kovalandığını hatırlar.

Rüya nerede son buluyor, gerçek nerede başlıyor? Ne zaman bir dünyada uykuya dalsa, diğerinde uyanıyor ve her ikisinde de onu bir felaket bekliyor… Hatta belki de kendisinin sebep olduğu bir felaket.

Bazı insanlar dünyanın dengesinin, yaptığımız seçimlere bağlı olduğunu söyler. Şimdi iki dünyanın kaderi de tek bir adamın seçimlerine bağlı.

Bir tıbbi gerilim romanı tadında başlayan Siyah, rüya ile gerçeğin iç içe geçtiği, soluksuz okuyacağınız bir esere dönüşüyor.


Hikayemiz Thomas Hunter'ın birkaç yasa dışı işten sonra ablasıyla Denver'a kaçması orada hayatını düzene sokma çabalarıyla başlıyor. Ama istediği olmuyor ve borçlandığı bir çete tarafından sokak arasında vuruluyor. Thomas öldüğünü sanarken bir rüyaya dalıyor. Rüyada yepyeni bir dünyayla karşılaşıyor. Rüyasında yaşadığını sandığı Renkli Orman onu cezbediyor ve karşılaştığı türünün Roush olduğunu söyleyen beyaz, tüylü bir yarası onun muhtemelen hafızasını kaybettiğini söyler. Thomas buna inanır ama uyuduğunda yine Denver'da uyanıyordur. Hangi dünyanın gerçek olduğunu karar veremiyordur, kız kardeşi de Thomas için endişelidir.Thomas iki dünya arasında gidip gelirken hem hangisinin asıl yaşamı olduğuna hem de başına gelenlere anlam vermeye çalışır. Renkli Orman'da aşık olduğuna inandığı kız da cabası...


Kitap şaşırtıcı, heyecanlı ve etkileyici. Ted Dekker'ı yazar olarak ne kadar benimsediğimi söylemekten bıkmayacağım sanırım. Çember serisinin farklı dünyasına girmenizi öneririm. İkinci kitap Kırmızı'nın Nisanda çıkacağını söylemeyi de unutmayayım.


Keyifli okumalar...


Puan: 4



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...