7 Şubat 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Kâğıttan Kentler - John Green


Bir John Green fırtınasıdır gidiyor. Aynı Yıldızın Altında, Alaska'nın Peşinde derken Green'in Türkçede yayımlanan son kitabı Kâğıttan Kentler oldu. Pegasus Yayınları'nın yine ciltli bastığı kitabı çok sevgili bir dostum ile beraber bir tür yeniyıl değiş-tokuşunda almıştım. Yani şöyle oldu; "Neden birilerinin bize hediye almasını bekleyelim, (Zaten kimse almayacak)" dedik ve ikimiz de istediğimiz kitapları birbirimize aldık. Ben ona defalarca övdüğüm Aynı Yıldızın Altında'yı aldım, o ise bana Kâğııttan Kentler'i. Hemen o gün kitapları değiştik ve ta-da! Galiba bu işten en zararlı çıkan o oldu çünkü geçtiğimiz günlerde bana ne kadar etkilendiğini anlatıyordu.

Margo Roth Spiegelman, Quentin Jacobsen'in çocukluğundan beri uzaktan izleyerek hayranlık duyduğu komşusu. Margo popüler. Margo güzel. Margo zeki. Margo farklı. Margo maceraperest. Quentin, daha çok seslenildiği adıyla Q, ise onunla çocuklukta bir süre oynamış sıradan bir çocuk işte. Uzun zamandır doğru düzgün konuşmamışlar. Ancak Q, Margo'nun imza attığı aktivitelerden haberdar. İçten içe tek dileği çocukken olduğu gibi onlardan birine davet edilmek.

Margo'nun Q'nun hayatına yeniden girişi ani bir şekilde oluyor. Bir gece çocukcağızın penceresinde beliriyor. Tamamen aksiyona hazır vaziyette. Onu maceralarından birine davet ediyor. Bu zamana kadar bu tür şeylerden uzak kalmış ve mezuniyetine haftalar varken yakalanmaktan korkan Q başta çekingen davransa da konu Margo olunca ister istemez kabul ediyor.



Margo ve Quentin'in macerası böylece başlamış oluyor. Tek bir gece olsa da Q, Margo'nun değişik ve hiç bilmediği yanlarını keşfediyor. Aslında âşık olduğunu düşündüğü kız olup olmadığını sorguluyor. Ve Margo o kadar kafasını karıştırsa da bir sonraki gün herkesin içinde görüşeceklerini düşünüp umutlanıyor.

Instagram @darkshadowisborn
Bir sonraki gün Q'nun umutlarının yok olmaya başladığı gün oluyor. Margo onunla görüşmek şöyle dursun, bir anda ortadan kayboluyor. Daha önce de bu tür vukuatları bilinen kız için endişelenen tek kişi elbette Q oluyor. Günlerce süren arayıştan sonra Margo'nun geride bıraktığı ipuçlarını keşfediyor. Onu bulmayı kafasına koyuyor. Böylece Quentin'in macerası da başlamış oluyor.

Kâğıttan kentlere gideceksin ve geri dönmeyeceksin.
Margo'nun ipuçlarını takip ederken o gece tanıdığından çok çok daha farklı bir kız olduğu ortaya çıkıyor. Ona hayran kalıyor, ondan korkuyor ama en önemlisi onu bulmak için yanıp tutuşuyor.

Kâğıttan Kentler, John Green'in beni yine şaşırtmaktan çekinmediği bir kitap. Bir sürü kelimesinin altını çizmek istedim. Q'nun cümlelerinde kendimi buldum. Margo'ya hem sinirlendim hem de hayran oldum.

Margo aslında Alaska'dan yola çıkarak beklentilerimi oluşturduğum türde ama biraz daha farklı bir karakter olarak çıktı karşıma. Alaska'nın diğer kitaplardaki kadın karakterlerden farklılığı beni çok etkilemişti. Böyle düşünenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır Margo. John'u sevmemin nedenlerinden biri de bu sanırım. Her seferinde çok farklı hikâyelerle çok farklı karakterleri anlatabiliyor. Üstelik öyle değişik bir üslupla yapıyor ki her seferinde şaşırıyorum.

Kitaptaki yan karakterler de John Green esprilerinden nasibini almış; eğlenceliler. Okurken bir kere bile sıkılmadım. Heyecanla Margo'nun geri dönüşünü bekledim. Lâkin ondan bir yıldızı almamı sağlayan ve beni üzen de bu oldu. Margo'nun "dönüşü" beklenmedik ve kırıcı bir şekilde oldu. Kendimi Q'nun yerine biraz fazla koymuş olabilirim ama ortada kalmış gibi hissettim. Kalbim kırıldı.

Yine de John Green'in hikâyelerinden hoşlananların kesinlikle kitaplığına eklemesi gereken, eğlenceli, şaşırtıcı, duygusal ve derin bir kitap Kâğıttan Kentler. Tavsiye listeme girdi bile.

Puan: 4


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...