29 Ocak 2014 Çarşamba

Kitap Yorumu: Ölümcül Merhamet - Robin LaFevers


Böyle bir dönem okumaya başlayıp yarım kitapların ne kadar iyi olduğunu görünce kendime nasıl sövüyorum anlatamam. Ama her kitabın zamanı cidden var galiba. O dönem okusam sevemeyeceğim bir kitap olabilir Ölümcül Merhamet. Gününü beklemiştir belki.Gelince de beni kendine hayran bırakmıştır hemen.

İlk başta söylemem gerekir ki, çoğu kitapta olduğu gibi Ölümcül Merhamet'i okumadan önce de yanlış izlenimlere kapılmışım. Kötü anlamda değil elbette ama insan konuyu görünce kafasında ister istemez bir şeyler şekillendirir ya; benimki bayağı farklı bir şeydi.

 Assassin yani Suikastçi olayını çok severim. Ama öyle bir sevmek değil bu. Kadın Suikastçiler'e küçüklükten beri âşığım. Küçükken bir ara, elimde annemin şişleriyle adam öldürme taktiklerini çalıştığımı bile bilirim. Hattâ bir ara bu konuyla ilgili bir şeyler yazmaya kalkışmıştım. O konulara hiç girmeyelim şimdi. Anlayacağınız benim uzun zamandır ilgimi çeken bir konu bu ve hakkında yazılmış adam gibi eser bulamıyordum. Ölümcül Merhamet'i görünce balıklama dalışa geçmem bu yüzdendi. Geçtiğimiz günlerde önümde 14 saate yakın bir otobüs yolculuğu görününce 50 sayfasını bile okumadan elimden bıraktığımı hatırlayıp çantama atıverdim. İyi ki de yapmışım. O işkence gibi yolculuğu katlanılır kıldı kitap.

Hani otobüste saat 8 oldu mu ışıklar kapanır, herkes uyku moduna geçer, televizyonlar açılır falan. Ben arkamdaki adamın bana sövdüğünü bile bile okuma ışığımı açtım ve saatlerce kitabın içine gömdüm kendimi. Kapağını bile kapatamadım. Molalarda kapatmak zorunda kaldığımda içimde burukluk oluştu. Gerçekten günümü kurtaran şeydi ve minnettarım Robin LeFevers'e. Aradığım kitabı değil belki ama ona yakın bir şeyi yazmış benim için.

Kendi derdimi anlatmak kitabı anlatamadım. Şimdiye kadar bir tek suikastçi kısmını aktarabilmişim. Daha fazla kelimelerin içinde kendimi kaybetmeden başlayayım en iyisi.



Ismae, genç bir kız. Ancak hayatının bir işkenceden farkı yok. Annesinin bile rahminden sökmek için uğraştığı, babası tarafından yıllarca ezilen ve en sonunda serserinin birine evlilik adı altında satılan Ismae Ölüm'ün kızıdır. Yani eski Tanrı Aziz Mortain'in seçtiği kızlardan biridir. Bir keşiş onu bu dehşetin içinden kurtarır ve Mortain'in hizmetindeki manastıra sağ salim teslim eder.

Ismae Manastır'da kendi gibi Ölüm tarafından sahiplenilmiş kızlarla birlikte eğitim görür, kendini Aziz Mortain'in hizmetine adar. Bundan sonra onun emirleri doğrultusunda Ölüm'ün mutlak görevini yerine getirecektir. Ancak yeminlerini etmeden önce geçmesi gereken üç sınav vardır. Ve henüz ilkinden aksilikler başlar. Ismae, çok geçmeden kendini Bretanya'nın Düşesi'nin düşmanlarının karşısında ve bir sürü entrikanın içinde bulacaktır.

Kitapta sevdiğim bir çok orijinal unsur var. Biri Orta Çağ'ı bizi tarihin içinde çok boğmadan aktarması. İkincisi Dukaları, hanedanları vs. kafanızı karıştırmadan aktarabilmesi. Ki burada kurgusal olarak yaratılmış ailelerden ve karakter kalabalığından bahsediyorum. Böyle bir şeyi doğru bir şekilde yazabildiği için Robin LeFevers bir alkışı hak ediyor. Diğeri de insana kendini sevdiren karakterler herhalde. Gerçi karakterlere sırılsıklam âşık olamadım. Ama çoğunu sevdim, nefret ettiklerimden de ölesiye nefret ettim.

Ismae saraya gittikten sonra komploların, entrikaların göbeğine düşüyor adeta. Bunlar da oldukça iyi kurgulanmıştı. Sadece bu da değil, saray yaşamı ve günlük yaşam da güzel aktarılmıştı. Anlayacağınız kelimenin tam anlamıyla "iyi yazılmış" bir kitap Ölümcül Merhamet.

Ama... Aması var elbette. Yoksa aşağıdaki puanı görüp akıl sağlığımdan şüphe etmeye başlardınız. Tam olarak ne olduğunu söyleyemeyeceğim, çünkü bilmiyorum, fakat kitabı bu kadar bayılarak okumama rağmen beni tam puan vermekten alıkoyan bir şeyler vardı. O yüzden 1 puan kırıyorum.

Duval'ı neredeyse unutuyordum! Dış görünüşü çok anlatılmadan kendini sevdirmeyi başaran yegâne karakterlerden kendisi. Ismae ile aralarındaki ilişkiyi de çok sevdim. Birbirlerine duydukları güvenin gelişmesi bununla beraber değişen duygular... Duval'ın olduğu sahneleri iple çektim adeta.

Puan: 4


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...