15 Temmuz 2011 Cuma

Kitap Yorumu: Bahar Tanrıçası - P.C. Cast



İtiraf ediyorum Gece Evi serisinin yazarı olan kadından böyle bir kitap beklemiyordum. Deniz Tanrıçası'nı okumuştum ama öyle çok da beğenmemiştim. Bir şeyler eksik gibi gelmişti. Sevememiştim. Ama Bahar Tanrıçası o kadar büyük umutlarla almamama rağmen beni tatmin etti. Saf aşk, hem de mitolojik tanrılar arasında geçen bir saf aşk ancak bu kadar güzel işlenirdi.

Konuya gelecek olursak; yaşı kırkı geçmiş, aşık olduğu bir fırının sahibi Lina'nın borçları vardır. Hem de hayatının mesleğini yapmaya devam etmesi için çabucak ödemesi gereken borçlar. Lina İtalyan olan büyükannesinin izinden giderek harika hamur işleri çıkardığı bir fırın açmıştır. Ama son zamanlardaki durgunluk onu kötü yönde etkilemiştir. Fırınını canlandırmak için mönüye daha çok yemek eklemeye karar verir. Bunun içinde dükkanının karşısındaki kitapçıya gidip İtalyan işi yemek kitapları alır.

Kitaplardan birinde bulduğu gizli pizza tarifi çok ilgisini çeker. Evinde pizzayı hazırlarken, kitap yazarının söylediği gibi bir yandan da nimetleri için Tanrıça Demeter'e dua etmektedir. Oldukça eğlenerek pizzasını hazırladıktan sonra bahçesindeki bir ağaca gider ve duanın son kısmını orada tamamlar. Bu arada Demeter de kızı Persephone'nin bir an önce olgunlaşmasını istiyordur. Bahar Tanrıçası Persephone'ye Ölüler Ülkesi'nde ihtiyaç vardır ama Demeter kızının oraya gidebilecek kadar olgunlaşmadığını düşünüyordur. Lina'nın yakarışlarını duyan Demeter Persephone'yle Lina'nın bedenlerini altı aylığına değiştirmeye karar verir. Böylece hem kızı olgunlaşacak hem de Lina'nın fırını Bahar Tanrıçası'nın gelişiyle bereketlenecektir. Bu arada Hades'in dünyasına giden olgun kadın da orayı düzene sokacaktır.

Lina'nın kendini birden Olimpos'ta, Persephone'nin genç bedeninde bulmasıyla kitap hareketleniyor. Lina Bahar Tanrıçası'nın bedeninde Ölüler Ülkesi'ne doğru gidiyor ve Yeraltı Tanrısı Hades'le karşılaşıyor. İlk başta ona çok soğuk davranan Karanlığın Tanrısı daha sonra Lina'nın ruhunun canlılığını, alemindeki güzelliklere verdiği tepkiyi gördüğünde kadına tutuluveriyor. P.C. Cast Ölüler Diyarı'nı mükemmel bir şekilde betimlemiş. Gerçekten orada olduğunuz hissini uyandırıyor, derin bir araştırma yaparak oranın her bir detayını ele almış. Beni en çok etkileyen bu oldu. Dediğim gibi bu yazardan böyle bir kitap beklemiyordum. Harika bir sürprizdi.

Çoğu kişi kitabın konu yönünden zayıf olduğunu düşünebilir. Ki daha önce okuduğum birkaç yorumda böyle yazdığını görmüştüm. Ama bence bu gerçek anlamda bir "mitolojik aşk" romanı. Bu yönüyle ele alırsak türünün en başarılarından biri. Ölüm Tanrısı olarak bildiğimiz Hades'i böyle içten ve aşık bir şekilde okumak da insanı hem şaşırtıyor hem de sevindiriyor. Kitabın sonu ise çok güzel bağlanmıştı bence. Yine de nerede olduğunu bilmediğim küçük eksikler vardı, onları da hatasız kul olmaz deyip unutuyorum.

Uzun lafın kısası, Tanrıça serisi piyasada bulunan çok az mitolojik romandan biri. Ve bence çok da iyi bir seri. Benim gibi mitoloji delilerinin kitaplığında bulunması şart. İçinde barındırdığı aşk da yüreğinize işleyecek türden. Bedenin mi yoksa ruhun mu aşık olduğunu birçok kez sorguluyor kitap. Ben çok sevdim. Tanrıça serisine tam gaz devam etme kararı aldım. Ama itiraf etmeliyim ki kadınların tercih etmesinin daha doğru olacağı bir kitap.

Sevgiler. Keyifli okumalar.

Puan: 4


3 yorum :

  1. Yorum çok güzeldi. Ben de okudum seriyi. :)

    Ve erkek olsam da evet okudum. :D Bence 3. kitabın yorumunu da yazmalısın, sonunda neredeyse ağlayacağım kitap yani. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdiye kadar hiçbir erkek okurun bu kitaba senin kadar pozitif yorum yaptığına rastlamamıştım. Beğenmene sevindim. :)
      3. kitabı okudum ama Bahar Tanrıçası kadar sevdiğimi söyleyemem. Herhalde Yeraltı Dünyası'na ve Hades&Persephone ilişkisine olan ilgimden bunu daha çok sevdim. Zaten uzun zaman oldu okuyalı, çok hatırlamıyorum. Hatırlasam, seni kırmaz yorum yapardım. :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...