8 Mayıs 2011 Pazar

Kitap Yorumu: Hale - Alexandra Adornetto



Hale bana göre kendi türünde başarılı ama ne yazıkki eksikleri olan bir roman. Bunu yazarın henüz on sekizinde olmasına bağlayabiliriz sanırım. Yine de sıkılmadan okunabilecek türde bir eseri. Bana daha çok insanları yerine melekleri konu edinmiş tatlı bir aşk romanını çağrıştırdı. Zaten kitabın büyük kısmını melek olan Bethany ve insan çocuk Xaiver'in aşkı kaplıyor.

Kısaca konuya değinecek olursak: Bethany, Ivy ve Gabriel Cennet'ten görev için gönderilen üç melek. Venüs Koyu adında küçük bir kasabayı kötü güçlerden korumak için buraya gönderilmişler. Bethany aralarında en tecrübesizi. Dünya'ya ilk gelişi ve insan türüne karşı farklı bir çekim duyuyor. Kardeşleri kasabadaki işlerle uğraşırken o, okula gidip yeteneğini ve dünyaya gönderilmesindeki asıl amacı anlamaya çalışıyor. Aynı zamanda insan hayatına alışmaya çabalarken birden kendini okul kaptanı Xaiver Woods'dan hoşlanırken buluyor. Xaiver'den aşırı derecede etkilenen Bethany'nin duyguları elbetteki karşılıksız değil. Yakın bir zamanda kız arkadaşının ölümüyle sarsılan kalbi kırık oğlumuz da Beth'in saflığından ve farklılığından hoşlanıyor. Ve ikili sonunda bir araya geliyorlar. Elbette her doğaüstü yaratık ve insan aşkı örneğinde gördüğümüz gibi bir süre sonra Bethany çok sevdiği erkek arkadaşı Xaiver'e bir melek olduğunu anlatması gerektiğine karar veriyor. Ama özellikle bir başmelek olan Gabriel'in vereceği tepkiden çekiniyor ve Cennet'in kurallarına karşı gelmiş olacağını da biliyor. Her şeye rağmen bir plaj partisi sırasında Xaiver'e tüm olağanüstülüklerini -kumda ayak izi bırakmaması, göbek deliği olmaması ve kanatları gibi- göstererek ona bir melek olduğunu kanıtlıyor. Hikayenin bundan sonraki kısmı biraz daha durgunlaşıyor. Meleklerin günlük hayata tutunma ve iyilik yapma çabaları geniş yer buluyor. Ta ki okula yeni bir çocuk gelene kadar. Karanlık bir cazibeye sahip bu gencin adı Jake Thorn ve tahmin edeceğiniz gibi o da bir iblis. Mezuniyet balosundan önce Xaiver'in sakatlanması sonucu Beth, Jake'le baloya gitmek zorunda kalıyor ve olanlar oluyor. Yalnız kaldıkları anda Jake Beth'i öpmeye çalışıp karşılık bulamayınca da onu tehdit edince Beth yavaş yavaş bir şeyleri anlamaya başlıyor.

Kitapta ağırlık verilmiş teme olan aşktan sonra klasik kötülük-iyilik savaşı ikinci sırada yer alıyor. Yine de şu ana kadar okuduğum az sayıdaki melek kitapları arasında konu olarak en farklı olanı. Bunu düşmüş melekleri değil de görev için dünyaya gönderilmiş melekleri ele almasına bağlayabiliriz sanırım. Hale'yi büyük beklentiler içindeyseniz almanızı önermem. Çünkü dört dörtlük bir kitap değil. Özellikle aksiyon sahneleri çok kısa tutulmuş. Ama ben yazar Alexandra'nın kendini geliştirdikçe daha iyi şeyler başarabileceğine inanıyorum.

Kısacası, güzel zaman geçirilebilecek, sevimli ve rahatlatıcı bir kitap. Okuyup okumamak ise size kalmış. "Okumazsam çok şey kaybeder miyim?" diye soruyorsanız ise cevap "hayır".

Keyifli okumalar.

Puan: 2


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...