9 Aralık 2014 Salı

Kitap Yorumu: Zehir Ustası - Maria V. Snyder


İlk defa bir yoruma "Allahallahallah!" nidalarıyla girmek istiyorum. Feci heyecanlanıyorum; ne yazacağımı kestiremiyorum, parmaklarımın yapacağı şeylerden korkuyorum. Evet, Zehir Ustası'nı -sonunda- okudum. Mübalağayla birlikte yıllardır kitaplığımda bekliyordu serinin diğer kitaplarıyla beraber. Ne olmuş bitmiş bilmiyorum: Bir zamanların en çok okumak istediğim kitaplarındandı. Seriyi yayınevine bizzat ben önermiştim. (Hani alkış?) Sonra arada kaynamış kalmış öyle. Aslında iyi de olmuş. İlaç gibi geldi bana! Art arda ortalama ve altı kitaplar okuyunca Zehir Ustası adeta imdadıma yetişti, sardı sarmaladı beni.

Önce şöyle kısaca bir konuyu anlatayım, sonra fangirl duygularımın dizginini bırakırım. Kitabın anlatıcısı Yelena, idamını bir yıla yakındır bekleyen bir mahkûm. Cinayetten hüküm giymiş olan Yelena'ya çeşnicilik teklif ediliyor. Yani, ya idamı seçecek ya da Ixia'nın komutanının yemeklerinde zehir var mı yok mu diye kontrol edecek. Hayatta kalma içgüdüsü galip gelen Yelena teklifi kabul ediyor. Böylece komutanın başmuhafızı Valek'in ona vereceği zorlu eğitime başlamış oluyor.

Ixia ile ilgili biraz konuşmak istiyorum; çünkü Maria V. Snyder'ın kurguladığı bu ülke bir hayli dikkatimi cezbetti. Önceden krallıkla yönetilen ülke, Komutan Ambrose'un yönetime el koyup kralı ve tüm ailesini ortadan kaldırmasıyla askeri yönetime geçmiş. Ülke bölgelere ayrılmış ve her bölgeye bir komutan atanmış. Davranış Yönetmeliği adlı bir yasalar topluluğu oluşturulmuş ve bu yasaların dışına çıkılması kat'î suretle yasaklanmış. Yeni askeri düzenin hem iyi hem de kötü yanları olduğunu gördüm ben. Monarşiye göre daha insancıl mesela. Hizmetlilere köle muamelesi yapılmaması dikkatimi çekti. İşlerini bitirdikleri sürece kendilerine zaman ayırabiliyorlar. Ancak yasaların yaptırımı çok fazla. En ufak bir merhamet göstergesi bile kabul edilmiyor. Bunun yanında Komutan'ın tavırları beni okurken oldukça şaşırtmıştı. Oldukça duyarlı bir yönetici. Belli başlı kuralları ve korkuları var. Örneğin, büyüye tahammül edemiyor; onun dışında beklenmedik kadar iyi bir karakter olarak lanse edilmiş. Sonradan ortaya çıkan sırrı ise beni hem şok etti, hem de çok sevindirdi. Yazarın bu ters köşesi koltuklarımı kabarttı açıkçası.



Ixia'nın güneyinde ise Sitia var. Eskiden fazlaca alışveriş içinde olan iki bölge, şimdi tamamen ayrı düşmüş durumda. Sitia, büyücülerin doğup büyüdüğü yer olarak biliyor. Bu nedenle onlarla hem ticarî hem de siyasî ilişkiler durdurulmuş durumda. Ixia'ya büyü girmesi yasak. Ama yasaklar delinmek için vardır, değil mi? Ortada görünmemeleri kaçınılmaz. Hem de Yelena'nın yanı başında.

Kitabın kurgusunu çok çok beğendim. Baştan sona mantık çerçevesinden çıkmadı. Gereksiz diyaloglar olmamasına da ayrıca sevindim. Son zamanlarda öyle boş diyaloglar içeren kitaplara rast gelir olmuştum çünkü. Yelena karakteri, aradığım kadın karakterlerden biri olabilir. Hattâ evet, onlardan işte! Kitabın başındaki bitmiş hâlinde bile bir güç, farkındalık seziyor insan. Karakter gelişimi beni aşırı mutlu etti. İşte böyle bir kadın karaktere ihtiyacımız var, dedim. Lütfen çok sevgili  yazarlar, güçlü kadın karakterlerden mahrum bırakmayın bizi.

Valek desen... Suikastçileri ne kadar sevdiğimi söylemiş miydim? Valek de bir suikastçi. Hem de komutanın sağ kolu sayılır. Yeteneği konusunda eline su dökülmez. Kamufle, dövüş ve hattâ siyaset. Adam hepsine hâkim! Üstelik deli gibi karizmatik! Üstelik über gizemli! Her sahnesini dört gözle bekledim. Hem bu kadar olgun hem de etkileyici karakter bulmak zor oldu günümüz kitaplarında. İstisnalar arasına girdiniz, Valek Bey. Selam verin lütfen!

Yan karakterlerini ayrı ayrı sevdim. Ari ile Janco tam yemelik! Oğlum, siz asker adamlarsınız. Neden bu kadar sempatiksiniz? Nedir yani? Ne amaçla kendinizi bu kadar sevdiriyorsunuz? Ölüp mölmeyin de sonra...

Yazarın büyüyü ve büyücülüğü ele alış biçimini son derece mantıklı buldum. Yetenekler öyle aşırıya kaçmamıştı. Her şeyin bir sınırı olması inandırıcılığını daha da artırmıştı.

Yalnız kitabın genç yetişkin kategorisinde gözükmesi biraz kafamı karıştırdı. Bence bir hayli "sert" unsur vardı Zehir Ustası'nda. Bu da bu tür, hedef aldığı kitleye göre düzenlenmiş, kategorileri yeniden bir düşünmemi sağladı. Bazı kitaplar o kategorilere cidden sığmıyorlar zira. Bir yazar, neden sadece tek bir kitleye hitap etmek istesin ki? Yazarlık zaten bencil bir meslektir; fakat eğer illa bir gruba hitap etmesi gerekiyorsa, bu tüm insanlık olmalı diye düşünüyorum. Okumak isteyen herkes alıp okuyabilmeli kitabı. Tabii burada çocuk kitaplarını ve fazlasıyla yetişkin kitapları ayrı yere koyuyorum. Üzerinde durmak istediğim daha çok genç yetişkin edebiyatı. Bu konuda benimle görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Uzun lafın kısası; Zehir Ustası aradığım türde kitaplardan biri. Aksiyonu ayarında, kurgusu harika, romantizm kısmı illa arayanlara az kaçabilir ama bana yetti. Lâkin nedense yine cimriliğim tuttu o yüzden bir unicorn kırıyorum. Sorma nedenini, canım okuyucu. Arada oluyor böyle.

Puan: 4


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...