21 Temmuz 2014 Pazartesi

Kitap Yorumu: Sinner - Maggie Stiefvater


Bu kitabı çok uzun zamandır bekliyordum. Çıkacağımı bilmediğim zamanlarda bile bekliyordum. Cole, The Wolves of Mercy Falls serisinde en sevdiğim karakterlerden biri olmuştur hep. Hem gizemli hem eğlenceli kişiliğiyle ve Cole St. Clair'a özgü karizmasıyla her zaman gerçek hikâyesini okuma isteğimi tetiklemiştir.

İşte Sinner, Cole'un kitabı. Daha doğrusu Cole ve Isabel'in. Kitap, her ikisinin bakış açılarıyla anlatılıyor. İlk başta hem Cole'u okuyacağım hem de Sam ve Grace hakkında ufacık da olsa bir bilgi alabileceğim için heyecanlıydım. O ufacık bilgi gerçekten de "ufacık" kaldı. Maggie kitabı tamamen Cole ve Isabel'e adarken, sonlarından bihaber olduğumuz ilk göz ağrılarımız Sam ve Grace'den mahrum bırakmış bizi. Yalnızca bir yerde Grace'le telefonda konuşuyor Cole. Onun dışında üniversiteye gidiyor olduklarını, durumlarının iyi olduğunu ve birlikte mutlu olduklarını bilmenin bize yeteceğini düşünmüş herhalde Maggie. Eh, bir nevi yetiyor da. Cole ve Isabel çiftini okurken unutuyorsunuz hepsini.

Sinner, tıpkı serinin diğer kitapları gibi kurtadam faktörünün yanında oldukça gerçekçi bir kitap. Hatta Cole dönüşümünü kontrol edebildiği için kurda dönüşme sahnesi oldukça az. Ama pek eksikliğini hissetmedim. Dediğim gibi çiftimizin gel-gitleri, Cole'un rock star hayatı derken aklınıza bile gelmiyor.

Sinner, Forever'dan sonraki zaman dilimini kapsıyor. Bu kez mekanımız ise Minnesota değil. Los Angeles. Giriş cümlesi bile "I am a werewolf in L.A." Evet, Cole uzun zaman sonra bir zamanlar eski grubu NARKOTIKA'nın turu için geldiği L.A.'e geri dönüyor. Ama ne için? Elbette Isabel için!

Isabel Culpaper, talihsizliğin peşini bırakmadığı kız, annesi ile beraber kaldığı L.A.'de hem çalışıyor hem de üniversite okuyor. Tek hedefi doktor olmak. Bir de yaşadığı her şeyi unutabilmek. Erkek kardeşi Jack'in dönüştüğü kurttan kurtulmak için ölüşünü, evinde çıplak bir genç adamın belirip kendisini öldürmesine yardım etmesi için yalvarışını, o genç adama aşık olduğu gerçeğini, ailesinin parçalanışını... Anlayacağınız Isabel'in her gün düşünmek zorunda olduğu çok şey var. Ama o her şeye rağmen gerçekte olduğu kız olmaya devam ediyor. Cole'u ona çeken en önemli şey de bu galiba.

18 Temmuz 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Avcı - Jennifer L. Armentrout


Bu kitapla beraber bir serinin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu Jennifer'ın bitirdiğim ilk serisi. Aynı zamanda Melez de okuduğum ilk kitabıydı. İçimin buruk olması gerekir normalde ama nedense pek değil. Galiba içimdeki sıkıntının tek kaynağı Sethsizlik olacak. O konuya birazdan derinlemesine gireceğim.

Benim için Melez Sözleşmeleri serisinin zirve kitabı Tanrı'dır. Onu nasıl deli gibi okuduğumu hâlâ hatırlarım. Tepeye çıktıktan sonra nedense beklentilerimin altına düştü hep. Avcı da aynen öyleydi. Aslında kitap çok uzun süre kitaplığımda sırasını bekledi. Canım okumak istemedi. Belki seri bitsin istemedim, belki gerçekten Jen'i okuyasım yoktu. Bilmiyorum. Sonuç olarak eve dönüş yolculuğum için seçtiğim kitap Avcı oldu. Biraz normalden uzun sürdü okumam. O yüzden de hafif önyargılı bakıyorum galiba.

Serinin bu final kitabında Alex'in Ares'le son mücadelesine hazırlanışına tanık oluyoruz genel olarak. Okuyanlar biliyordur; Savaş Tanrısı Ares'in ortaya çıkmasından sonra dünyaya bir tür kaos hâkim olmuştu. Safkanlar ve Melezler de yaklaşan savaşın farkındaydılar. Avcı'nın henüz başlarında iken geçen kitapta Jennifer'a sövüp saymama yol açan olay açığa kavuştu. Ne hikmetse Seth'i birdenbire hain pozisyonuna sokmuş, hayallerimi bir güzel paramparça etmişti. Bu kitabın başlarında ise Seth'i tekrar görüyoruz. Ve ilk kitaplardaki kadar olmasa da favori karakterimi bir önceki kitaptan biraz daha fazla görmek kitap için artı puan olarak eklenebilir.

Nerede kalmıştık? Seth'in geri dönmesi ile beraber Alex ve diğerlerinin planı da netleşiyor. Bu savaş ve yıkımı durdurmanın tek çaresi Ares'i ortadan kaldırmak. Ancak On İki'den birini yok etmek öyle kolay bir iş değil. Bu yüzden beklenmedik bir yardımcıya ihtiyaç duyuyorlar. Kitabın en şaşırtıcı olayı da bu oldu benim için. Böylece Alex, Aiden ve Seth Yeraltı Dünyası'nı bir kez daha ziyaret etmek durumunda kalıyor. Açıkçası Yunan Mitolojisini çok seven biri olarak en zevk aldığım kısımlardan biri hep Yeraltı Dünyası olmuştur. Her yazar farklı bir hayal dünyası seriyor önünüze ve bu çok hoşuma gidiyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...