9 Haziran 2014 Pazartesi

26. ÜKG Blog Turu: Daima Aşk - Sandi Lynn



Ellery, sevgilisi ile New York'a taşındığında küçük evlerinde sonsuza kadar mutlu yaşayacaklarını düşünmüştü. Sevgilisinin pılını pırtını toplayıp "biraz zamana ihtiyacı" olduğu için onu terk edeceğini düşünmemişti. Ellery, tek kaldığından ve yalnız olmaktan korktuğundan kendini sanatına ve resimlerini gömmüştü... ta kibir gece gizemli, sarhoş bir yabancının evine sağ salim gitmesine yardım edene dek. Bu gizemli yabancının CEO ve milyoner Connor Black'ten başkası olmadığını bilemezdi. Connor Black ertesi sabah Ellery'yi kendi mutfağında bulduğunda ve onun yatıya kalanlar hakkındaki ilk kuralını bozduğunu sandığında Ellery'nin sadece inatçılığı ve meydan okuması değil, iyi yüreği de ilgisini cezbetmişti. Connor Black, duygusal olarak yıkılmış ve yıpranmıştı, yaşadığı kişisel bir trajediden dolayı asla sevmemeye ve aşık olmamaya yemin etmişti... ta ki Ellery Lane kazayla hayatına girene dek. Görüşmeye başladıktan ve Eller yona kendi dünyasını gösterdikten sonra Connor bir şey hissetmeye ve daha önce varlığından bile habersiz olduğu duygular hissetmeye başlar. Connor Black ve onun kadınları kötüye kullandığına dair söylentilere ve uyarılara rağmen Ellery kendini onun dünyasına çekilirken bulur. Eller yasla birlikte olamayacaklarını biliyordur çünkü Connor'ı sonsuza dek duygusal olarak yok edebilecek derinbir sır saklıyordur. Connor ve Ellery'nin cesaret, sevgi ve güç yolculuğunda onlara katılın. Bunlar onları kurtarmaya yetecek mi?

1 Haziran 2014 Pazar

Kitap Yorumu: Paris'te Aşk - Stephanie Perkins


Paris'te Aşk/Anna and the French Kiss aniden aklıma esip okuduğum ve çabucak bitirdiğim kitaplardan biri oldu. Esasen başlangıcı son derece sıradan ve sıkıcıydı. Oldukça tahmin edilebilir olduğunu eklememe gerek bile yok herhalde. Ancak ilerleyen sayfalarda karakterlere ısınmaya başladım ve kendimi devamını merak ederek sayfadan sayfaya zıplarken buldum.

Anna Oliphant, babasının zoruyla Paris'teki Amerikan okuluna gönderiliyor. Ama Anna Paris'e gitmeyi zerre kadar istemiyor. O, annesi ve erkek kardeşinin, en yakın arkadaşının ve hoşlandığı çocuğun olduğu "evinde" kalmayı yeğler. Ne yazık ki babasının kararlılığı galip geliyor ve Fransızca olarak neredeyse yalnızca "Oui"yi bilir hâlde kendini Işıklar Kenti'nde buluyor.

Anna için işin iyi tarafı gönderildiği okulun kendisi gibi Amerikalı öğrencilerle dolu olması. Yoksa yabancı ülkenin yabancı şehrinde kaybolacağından emin. Fakat o öğrenciler de genelde ailevi sorunları olan, uzağa gönderilmiş çocuklar. Yani Anna'nın ilk başta alışma evresi bir hayli zor oluyor. Ne var ki yan oda komşusu Meredith vasıtasıyla edindiği yeni arkadaşları onun bu evreyi atlatmasına yardımcı oluyorlar. Özellikle de bir tanesi. Yani Étienne St. Clair.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...