29 Haziran 2012 Cuma

Yeni Kapak Alarmı! : Through the Ever Night

Veee tapteze bir kapak anonsu!

Veronica Rossi'nin distopya türündeki, Under the Never Sky adlı okumayı planladığım serisinin 2. kitabının kapağı görücüye çıktı.

Serinin devam kitabının ismi Through the Ever Night olarak belirlendi ve Amerika'da beklenen çıkış tarihi 8 Ocak 2013.


26 Haziran 2012 Salı

Kitap Yorumu: Amerikan Tanrıları - Neil Gaiman


Ahh, Neil Gaiman sana bayılıyorum! Bu kitap hakkında ne diyebilirim diye düşünüp durdum bir süre. Herhalde en iyisi aklıma gelen her şeyi yazıvermek. Tabii önce arka kapak yazısını bir görelim.

Tanıtım: 

Yarattığı kahramanlar ve atmosferlerle hayal gücünüzü şenlendiren Neil Gaiman, Amerikan Tanrıları’nda size hem tanıdık hem de tamamen yabancı bir dünyanın kapılarını aralıyor…
Amerika’da tanrılar ve mitolojik yaratıklarla yapacağınız bu müthiş yolculuk başınızı döndürecek…

Geçmişte birtakım kirli işlere bulaşmış olan Gölge, cezasını tamamlamak üzeredir. Artık tek istediği, eşi Laura’yla birlikte sessiz sakin bir yaşam sürmek ve beladan mümkün mertebe uzak durmaktır. Ta ki, eşinin korkunç bir kazada hayatını kaybettiğini öğrenene kadar.
Cenazeye gitmek üzere bindiği uçakta bir adamla tanışır. İsminin Çarşamba olduğunu söyleyen bu düzgün giyimli, yaşlı adam, Gölge hakkında hiç kimsenin, hattâ kendisinin bile bilmediği şeyler anlatır ve… onu yaklaşan fırtınaya karşı uyarır. Bundan böyle artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır, çünkü günlük hayatın o sakin yüzeyinin altında, Amerika’nın ruhunu ele geçirmek için büyük bir savaş kopmak üzeredir.

“Amerikan Tanrıları bir tür mucize. Okunması gereken çok önemli bir kitap…” Jonathan Carroll

“Gizem, hiciv, seks, dehşet, şiirsel anlatı –Amerikan Tanrıları tüm bu unsurları bir araya getirerek okuyucuyu avucunun içine alıyor.”
The Washington Post


Yorum:

Art arda Neil Gaiman'ı okumanın verdiği keyfi size kelimelerle anlatamam. Evet, 5 kitabını, seriymişçesine, birbiri ardına okudum. Ama öyle hızla değil. Sindire sindire. Kelimeleri içime çeke çeke. 

Öncelikle beni bu yazarı okumam için sürekli iteleyip, moral ve gaz veren birtanecik "türdeşim"e sonsuz teşekkür etmeliyim. Birlikte Cağaloğlu'ndaki İthaki Yayınları'nın dağıtım yerini bulduğumuz için de ayrı olarak mutluyum. Bu sayede tüm Neil kitaplarıma neredeyse yarı fiyatına sahip oldum.

Neil Gaiman, gerçekten eşsiz bir yazar. Sırayla Mezarlık Kitabı, Yokyer, Koralin: Gizli Dünya ve Yıldız Tozu'nu okudum, ki hepsi birbirinden güzel kitaplardı. Ve yine türdeşimin tavsiyesi sayesinde bu sırayla okuduğum için Gaiman'ın ne kadar değişip aynı zamanda aynı kalabileceğini fark ettim. Ve yine bu sayede Amerikan Tanrıları'nı sona bırakıp finali muhteşem bir şekilde yaptım.

Dediğim gibi, kitap hakkında söylenecek çok şey var. Öncelikle mitoloji delilerinin bile kafasını karıştıracak cinsten bir Tanrı kalabalığı olduğunu belirtmeliyim. İskandinav tanrılarından, Mısır tanrılarına, Haiti tanrılarına kadar sayamayacağım kadar çok mitoloji iç içe geçmişti. Bu çoğu zaman kafa karıştırıcı olsa da o kafa karışıklığını yaşamak bile ayrı bir keyif veriyor. Fakat kitapta kesinlikle bir anlaşılmazlık, sıkıntı söz konusu değil. Aksine heyecan ve merak unsurları her daim zirvede. 

Kitaptan Filme: Sıcak Bedenler (Warm Bodies)

Blogumda daha önce Sıcak Bedenler'in kitabı ile ilgili yorumumu yayınlamıştım. O yoruma buradan ulaşabilirsiniz. 

Bu kez değinmek istediğim son yıllarda moda haline gelmiş, kitaptan filme aktarılma kısmı. Eh, kitabın sıkı bir takipçisi olunca bu haberi ilk öğrenenlerden biri olmam gayet normal. Cast seçimlerinin yapılışını, filmden ilk fotoğrafların gelişini anında öğrendim. Bu yüzden çok sevdiğim bu kitabın filme çekilmiş halini ne kadar merak ettiğimi tahmin edersiniz.

Açıkça söylemek gerekirse, ilk defa senaryosu kitaptan aktarılmış bir filmin cast seçimini ilk görüşte beğendim. Nasıl beğenmeyeyim ki? Duygusal zombimiz R rolünü, çocukluğundan beri kamera karşısında olan genç oyuncu Nicholas Hoult kaparken, onun âşık olduğu insan kız Julie'yi The Sorcerer's Apprentice ve I am Number Four'dan tanıdığımız Teresa Palmer canlandıracak. Her ikisi de kitaptaki karakterlere son derece yakın oyuncular. Yalnızca yazarın Zombi R'yi kitapta takım elbiseyle gezer şekilde betimlemesine karşın filmde spor bir kıyafetle görecek olmamız (resimlerde görüldüğü gibi) küçük bir uyumsuzluk yaratıyor. Ama böyle değişiklikler her uyarlamanın olmazsa olmazı. 

Bir Alıntı

"Ben melek değilim, Jace," diye tekrarladı Clary. "Kütüphaneden ödünç aldığım kitapları iade etmiyorum. Internetten yasadışı müzik çalıyorum. Anneme yalan söylüyorum. Tamamen sıradan biriyim."
"Benim için değilsin."


-Camlar Şehri, Cassandra Clare


25 Haziran 2012 Pazartesi

Ne Okusam, Ne Okusam?


Bu yaz okuyacaklarımdan bir kısmını bir önceki blog yazımda paylaşmıştım. Şimdi biraz daha çeşitlendirmek istiyorum listemi.

Öncelikle yeni edindiğim e-book reader'la beraber, İngilizce kitaplara ağırlık vereceğimi belirtmek istiyorum. Ve bu aralar distopyalara aşırı sardığım için büyük çoğunlukla Young-adult / distopya türünde kitaplar seçmişim. Bunun yanında fantastikten vazgeçemediğim için araya bol bol bu türden de sıkıştırmadan edememişim.

Listemde öne çıkan kitaplar ise şunlar:







 1- Divergent by Veronica Roth: Bayağı uzun süredir Goodreads'teki "to-read" yani "okunacaklar" listemde bulunan Divergent'i okumak ancak e-book reader'ımın alınışıyla yeniden gündeme gelebildi.
Kitap yine Goodreads'te, 4,39 gibi oldukça yüksek bir puan almış. Ve pek çok ünlü ve sevdiğim yazar tarafından da beğenilerek 5 yıldızla ödüllendirilmiş.
Divergent; bilim-kurgu, distopya ve kıyamet-sonrası dünyası etiketleri altında boy gösteriyor. Toplumsal sınıflara ayrılmış bir Chicago'da 16 yaşına gelen gençler bu sınıflardan birini seçmek zorundalar. Kitabın esas karakteri Beatrice de seçimini yapacak ama bu seçim onu ailesi ve olmak istediği kişi arasında bırakacak.
Divergent'in Türkiye yayın hakları satın alındı, ancak herhangi bir yayınevinden çıkış tarihine dair bir bilgi gelmedi. Ayrıca film hakları Summit Entertainment'e satıldı!

2- Daughter of Smoke & Bone by Laini Taylor: Distopyaların arasından güçlü bir şekilde sıyrılıp listemde güzel bir yer edinen, fazlaca merak ettiğim bir kitap Daughter of Smoke and Bone.
Kitap, yine young-adult türünde, yalnız bu kez şeytan ve melek ikilisine yöneliyor. Bu iki kadim ve düşman ırkı beraber okumak her zaman bana keyif vermiştir.
Daughter of Smoke and Bone'un baş karakteri Karou, çizim defterini yaratıklarla dolduran, pek çoğu insanlara ait olmayan bir sürü dil konuşabilen ve parlak, mavi saçlarıyla dikkat çeken bir kız.
Bu kitabın beni kendisine en çok çeken yanı bir yerde gördüğüm ilk sayfası olmuştu:
"Once upon a time,
an angel and a devil fell in love.
It did not end well."

3- Under the Never Sky by Veronica Rossi: Yine bir post-apocalyptic ve yine ben.
Under the Never Sky, üç kitaptan oluşması planlanan aynı adlı serinin ilk kitabı.
Kitapta tüm hayatını Reverie'nin korumalı çatısı altında geçirmiş ve dış dünya hakkında hiçbir şey bilmeyen Aria'nın, annesinin kayboluşu üzerine dışarı çıkması anlatılıyor. Eski yaşadığı şehirde "outsider" dedikleri ve vahşi olarak adlandırılan dışarı dünyadan Perry adlı gençle karşılaşıyorlar, böylece birlikte hayatta kalma mücadelesi başlıyor.

4 - Matched by Ally Condie: Kesinlikle en fazla okumak istediklerimden biri!
Aylar önce ilgimi çekmişti, ben de yazar Ally Condie'ye Türkiye'de çıkıp çıkmayacağını sormuştum. Gelen cevap olumluydu, kitabın hakları Tudem Yayınları'nda lâkin bir seneye yakın süre geçmiş olmasına karşın hâlâ kitabı göremedik.
Matched'da, her şeyin toplum tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğine inanan Cassia'nin hayatı konu alınıyor. Okuyacağı kitaptan eş seçeceği kişiye kadar her şeye toplum karar veriyor. Cassia bu eşleşme törenlerinden birinde ekranda sadece bir anlığına gördüğü Ky'ı düşünmeden edemiyor ama onun eşi çoktan Xander olarak belirlendi bile.
Ally Condie'nin yine Matched adını verdiği serisi bir üçleme olacak.

5- Delirium by Lauren Oliver: Divergent ile beraber gözüme kestirip listeme eklediğim bir başka kitap Delirium.
Bilim-kurgu ve distopya etiketlerini bünyesinde barındıran kitapta, aşk yasaklı bir şey, bir hastalık. Bilimadamlarının "deliria" adını verdiği bu hastalık bir bulaştı mı hiçbir kurtuluş imkânı yok. Ancak bu hastalığın tedavisi bulundu ve hükümet herkese 18'ine gelmeden önce tedaviyi almasını öneriyor. Lena Holoway, tedavi olacağı günü iple çekerken hiç olmayacak bir şey oldu: Lena aşka tutuldu!
Delirium'un Goodreads puanı; 4,07

22 Haziran 2012 Cuma

Ne Okusam?: Maggie Stiefvater Kitapları

Bildiğiniz gibi yaz geldi çattı. Ve yaz gelince bir kitap hayvanı ne yapar? Elbette kendini dizi-film-kitap üçlüsüne verir. Saatlerce  kitabının ya da bilgisayarının başından kalkmaz vesaire vesaire.

Bu yaz okunacaklar listemi şöyle bir gözden geçirdiğimde - şaşırtıcı olmayan bir biçimde - dopdolu olduğunu gördüm. Listemin detaylarını belki bir başka blog yazısında paylaşacağım. Bu kez bahsetmek istediğim, blogumda üç kitabını da yorumladığım Shiver yani Ürperti ile başlayan The Wolves of Mercy Falls serisinin yazarı Maggie Stiefvater ve kitapları.

Maggie için ne desem bilemiyorum. O benim İngilizce kitap okuma sevdamın fitilini ateşleyen kişi. Muhteşem bir edebiyat ve müzik yeteneğine sahip, ayrıca harika araba zevki olan bir kadın. (Ciddi söylüyorum, arabasına bir göz atmalısınız!) Yalnız maalesef ki Türkiye'de hâlâ bir kitabı çevrildi ve bu beni her hatırladığımda sinir eder. Neyse gelelim konumuza...

 Maggie Stiefvater'ın şimdiye kadar yayımlanmış 6 kitabı mevcut ve bir diğeri kitabı Eylül ayında yurt dışında piyasaya çıkacak. Ayrıca bir de antolojisi çıkacak ki, bunlara birazdan daha detaylı değineceğim.
Defalarca kez tekrarladığım gibi, Shiver serisi her daim favorilerim arasında yerini koruyacaktır. Tüm kitaplarını zevkle okumuş olmakla beraber yeri bende çok ayrıdır. Sam ve Grace gibi bir çifti bir daha okur muyum bilmiyorum.




Bu yüzden başka yazarlarda teselli aramak yerine Maggie'nin aslında Shiver'dan önce yayımlanan ve uzun zamandır sırada beklettiğim bir diğer serisi The Books of Faerie'yi okuma kararı aldım. Adından da anlaşılacağı üzere perileri konu alıyor. Ve içinde müziğin harika işlendiğine dair yorumlar var. Şimdiye kadar iki kitabı, Lament ve Ballad çıktı. Üçüncü ve son kitabı Requiem ise 2013'te bizimle buluşacak. Ben de bu yaz ümit ediyorum ki bu iki kitabı e-kitap arşivimden çıkarıp okuyabileceğim.

Yazarın en son çıkan kitabı Scorpio Races ise tek kitap niteliği taşıyor. Geçtiğimiz Ekim ayında piyasaya sürülen kitap, çıkar çıkmaz listemde yerini almıştı. Atlara ve mitolojiye olan sevgim düşünülürse zaten kayıtsız kalmam imkansızdı. Hatta geçenlerde D&R'da görmüş lâkin alamamıştım. Bu yüzden içimde kalmıştı.



Bahsetmek istediğim bir diğer Maggie Stiefvater kitabı bu yılın Eylül ayında yayımlanacak, yepyeni bir serinin ilk kitabı olan The Raven Boys.  Büyük ihtimalle üç kitaptan oluşacak olan Raven Cycle serisinin bu ilk kitabında yine paranormal ve mitolojik ögeler bir araya geliyor. Bize de sabırsızca çıkmasını beklemek kalıyor.


Son olarak kendilerine Merry Sisters of Fate diyen ve hem çok yakın arkadaş olan hem de birlikle yazılar yazan young-adult yazarlar Maggie Stiefvater, Brenna Yovanoff ve Tessa Graton'un hikayelerinden oluşan antolojilerinden bahsetmek istiyorum. İçinde her üç yazarın da çeşitli öykülerini barındıran The Curiosities: A Collection of Stories'in 1 Ekim'de çıkması planlanıyor.



Son olarak The Raven Boys'un geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve Maggie Stiefvater'ın müziği de dahil her şeyiyle el attığı trailerını yayınlamak istiyorum. 

Bu kitaplara gömülüp sömürdüğümde, güzel yorumlarda buluşmak üzere...


Kitap Kapağı Koleksiyonumdan Seçmeler


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...